Yesari Asım Arsoy (1900 – 1992)
Klasik Türk müziği bestecisi, söz yazarı, yorumcu.
Drama’da doğdu.Asıl adı Mustafa Asım’dır.Babası Bergofçalı Ömer Lütfi Efendi, annesi ise Zübeyde Hanım'dır. Babasının dedesi Şeyh Ömer Efendi sol eli ile yazan tanınmış bir hattat idi. Asım ve ablası da sol ellerini kullandıkları için Yesari (solak) adını aldılar. Yesari Asım orta öğrenimini tamamladıktan sonra aile İstanbul'a göç etti, 1917 yılında ise Adapazarı’na yerleşti.
İlk müzik derslerini Adapazarı'nda aldı. Önce bağlama, sonra ut çalıştı, okuldaki hocalarından ve komşu müzisyenlerden eski eserleri öğrenerek kendini geliştirdi. Dindar babanın baskılarına rağmen hafız olmak istemedi, ancak zaman zaman camilerde ezan okudu.
1920'de Antalya'daki bir gemi acentesinde çalışarak iş hayatına atıldı, daha sonra İstanbul ve İzmit'te değişik işlerde çalıştı. İzmit'te yaşarken, Fehmi Tokay ve Zeki Arif Ataergin'den yardımlar gördü, müzik çevrelerine girerek çok sayıda müzisyenle tanışma ve çalışma fırsatı buldu.
1930'larda beste yapmaya başlayan Yesari Asım, sözlerini de genellikle kendisi yazmıştır.
1954 yılında kısa süre İstanbul Radyosu’nda da çalışan bestecinin günümüze ulaşan eserleri yaklaşık 250 tanedir. Unutulan ya da gün ışığına çıkmayan çok eserinin olduğu tahmin edilmektedir.
Besteleri
Ömrüm seni sevmekle nihayet bulacaktır (Hüzzam)
Sazlar çalınır Çamlıca'nın bahçelerinde (Hicaz)
Biz Heybeli'de her gece mehtaba çıkardık (Sultaniyegah)
Bir çapkın elinde oyuncak oldum (Uşşak)
Sahilde o hoş buseleri aldığım akşam (Nihavend)
Zamanla belki geçer bu aşk da hicran da (Hüzzam)
Yar yolunu kolladım, beyaz mendil salladım (Hicaz)
Bu yaz geçen günlerimiz hatırımdan çıkmasın (Uşşak)
Perişan saçların aşkımın ağıdır (Rast)
Sen olmasaydın eğer aşka inanmazdım (Hüzzam)