Zekeriya Bozdağ (1930–23 Ocak 1985) Kayseri/Bünyan
On dokuz yaşında Nevşehir’in Hacıbektaş ilçesi’nden Meliha Hanım’la evlenen Zekeriya Bozdağ, saza çok küçük yaşlarda başlayıp, kısa sürede yöre düğün ve eğlencelerinin aranan ismi oldu. Kıvrak ve duygulu sazı, içli ve dokunaklı sesi ile dönemin bilinen ve sevilen Orta Anadolu Türküleri’ni yorumladığı 45’lik plaklarının önemli satış rakamlarına ulaşması, şöhretin yanında gurbeti de beraberinde getirdi ve sanatçı ömrünün sonuna kadar kalacağı Ankara’ya yerleşti. Ankara’da bir taraftan düğün salonlarında ve gazinolarda, diğer taraftan ülke genelinde konserlerine devam ederken, yöresel özellik gösteren sanatçılara ayrı bir önem veren Muzaffer Sarısözen’in dikkatini çekti ve TRT Ankara Radyosu’nun akitli (kaşeli) sanatçıları arasında yer aldı. Ayda iki kere 15’er dakikalık sürelerle sınırı› “bir solist” programında okuduğu türküler Zekeriya Bozdağ’ın tüm yurtta tanınmasını sağladı. Büyük şehir ve gazino ortamı, Bayram Aracı başta olmak üzere dönemin popüler diğer ses ve saz sanatçılarında olduğu gibi, Zekeriya Bozdağ’da da yeni arayışlara yol açarak, zamanın, ortamın ve şartların gerektirdiği tarzda yeni besteler yapmaya âdeta mecbur etti. Sözleri günümüz ünlü şairlerinden Abdurrahim Karakoç’a ait “Unutmak kolay mı deme Unutursun Mihribanım Oğlun kızın olsun hele Unutursun Mihribanım” adlı türkü Zekeriya Bozdağ’ın ilk bestelerindendir. TRT Repertuarında kendisinden derlenen “Ben Giderken Ekinleri Göğüdü” adlı Kayseri türküsü ve Orta Anadolu yöresinin en yaygın uzun havalarından biri olan “Küçükten Görmedim Ana Kucağı” ve “Atım Kalk Gidelim Harap haneden” adlı bozlaklar dışında türkü olmaması, Zekeriya Bozdağ’ın dağarcığında yöre türkülerinin bulunmadığı ve kendisinin kaynak kişi olma özelliğinin olmadığı anlamına gelmiyor. Notaya alınmayı bekleyen 45’lik plaklarda kalmış kendisinin derlediği ya da kaynak kişi olarak ilk defa okuduğu çok sayıda Kayseri türküsü olduğunu biliyoruz. Zekeriya Bozdağ 1965-1980 yılları arasında, özellikle Orta Anadolu Türküleri’ni okuduğu 45’lik plakları en çok satan sanatçılardan biri olarak, dönemin hemen hemen tek şöhret aracı olan devlet radyosu imkânlarından ziyade, piyasa şartlarında şöhret olmuş bir sanatçıdır. Özel repertuarında daha çok Ankara türküsünün bulunması, bir dönem saz çalıp türkü söyleyen herkesin hayranlık duyduğu Ankaralı usta sanatçı Bayram Aracı’nın etkisine bağlanabilir. Vefatından yaklaşık on yıl kadar önce gittiği hac dönüşü profesyonel müzik hayatını noktalayarak, bir daha eline almamak üzere sazını duvara asan Zekeriya Bozdağ, solo bağlama ile çalıp okuyan sanatçılar kuşağının önemli isimlerinden biridir.