Kadir Sema (1941 / 1977)
1941yılında Şanlıurfa’da doğdu, 1977 yılında vefat etti. Babasının adı Abdullah, annesinin adı Emine’dir. Genç yaşta vefat etmiştir. Müziğe küçük yaşlarında başlamış ve Sıra ve Asbap gecelerinin aranan kişisi olmuştur. Türkü ve uzun havaları kendi yorumuyla okumuş ve çok sevilmiştir. Beş plak ve birçok mahalli kaset yapmıştır. ” Çok bekledim”, “Mecnunum ben mekânım oldu dağlar”, “Ayrılık uzun bitmez”, “Aşk kalbimde yer almış”, “Ahu gözlüm”, “Şeker ezdim dilde ben” okuduğu plaklardan birkaçıdır. Kasetlerinde Halk müziğinin güzel örnekleri yanında Arapça parçalar da okumuştur.
Kadir Bozdağ Sesigüzel (02.04.1941 / 14.06.2014 )
Kadir Bozdağ Sesigüzel Şanlı Urfa’nın Birecik ilçesinde her ne kadar doğum tarihi 02/04/1941 yazsada 1937 doğumludur çocukluğu yokluk içinde geçmiştir 5 kardeşten ortanca olandır yokluk yüzünden 12 yaşında abisi Hüseyin Bozdağ’la İstanbul’a gelmiş. en diplerde yokluğu iliklerine kadar yaşamıştır, Derken müziğe ilgi duymuş saz çalmayı öğrenmiş sahnelere çıkmıştır sayısız 45 likleri vardır 1960 lı yılların en ünlü isimleriyle turnelere çıkmış sahne almıştır 1967 yılında evlenmiş 3 çocuk babasıdır.çok iyi bir saz ustası çok iyi bir aile babasıdır. 1980 li yıllara kadar kasette çıkarmış müzik aşkıyla yaşamıştır sanatçı ruhlu çok duygusal bir insan olan Kadir Bozdağ Samatya SSK hastanesinde hayata gözlerini yummuştur 14/06/2014 .
Ölüm döşeğinde bile dostlarını unutmayan paraya şöhrete tapmayan adam gibi adamdı nur içinde yatsın.
Itri Buhurizade Mustafa (d. 1640, İstanbul - ö. 1712). Türk bestekâr.
Asıl adı Mustafa , takma adı ise Itri'ydi . Çiçekçilik ve meyvecilikle uğraştığı için bu mahlası almış olduğu söylenir. Ustaları arasında Hâfız Post, Nasrullah Vakıf Halhali, Kasımpaşalı Koca Osman Efendi, Derviş Ömer Efendi gibi, 17. yüzyıl bestecileri vardır. Çağının kaynakları mevlevi olduğunu göstermektedir. Mevlevi mukabelesinde okunan bir Segah ayin bestelemiş olduğundan bu rivayetlerde haklılık payı olabileceği düşünülmektedir.
Hayatı boyunca birçok padişah ve devlet adamından himaye görmüş olup, bunlardan en önemlileri IV. Mehmet ve Gazi Giray Han'dır. Devlet adamlarına yakınlığı nedeniyle bir dönem esirciler kethüdalığı yapmış, sarayda da musiki dersleri vermiştir.
Eserleri
Itri'nin Neva Kâr'ı Klâsik Türk Musikisi repertuvarının en yetkin eseri olarak kabul edilmektedir. Makamsal geçkiler, ezgilerin zengin ve orjinalliği bu eseri bir baş yapıt haline getirmiştir. Kâr'ın sözleri ünlü İranlı şair Hafız-ı Şîrâzî'ye aittir.Yine Segâh Yürük Semaisi olan "Tûti-i mûcize-gûyem ne desem lâf değil" çok bilinen ve seslendirilen bir eserdir. Eserin güftesi Nefî'nindir.
Itri'nin küçük formda (şarkı, türkü, köçekçe vb.) hiçbir eseri günümüze kadar gelememiştir. Eserlerin tümü büyük formlardadır. Dini musikinin de çok önemli eserleri yine Itri'ye aittir. Bunlar arasında Segah Bayram Tekbiri, Segah Salat-ı Ümmiye, Cuma Salatı, Dilkeş-haveran Gece Salası, Rast Mevlevi "Na't-ı Mevlana" bütün İslam Dünyasında meşhurdur.
İlham Behlül Pektaş (1933 / 2005)
Söz yazarı ve bestekar İlham Behlül Pektaş, 2005 yılında 72 yaşında iken kalp kırizi geçirmiş, kaldırıldığı Akdeniz Üniversitesi Hastanesi'nde hayatını kaybetmiş ve cenazesi Antalya'da toprağa verilmiştir.
Ölümünün ardından eşi Seniha Pektaş, "İlham Behlül Pektaş'ın çok tanınan Kahır Mektubu adlı şarkının da aralarında bulunduğu 300 parçanın bestesine ve güftesine imza attığını belirterek, cenaze törenine; ne beste verdiği sanatçılar, ne söz yazdığı kişiler, ne de beste yazdığı dönemlerde kendisinden övgüyle bahsedenler katıldı. MaalesefZeki Müren için yazdığı Kahır Mektubu gerçek oldu demiştir."
Vefâtından 10 ay kadar önce kendisi hakkında basında çıkan yegâne haber daha da acıdır: "Antalya'da bir eve giren iki kişi, ünlü bestekâr İlham Behlül Pektaş'ı tehdit ederek, para ve ziynet eşyalarını gasp ettiler. Özgürlük mahallesi'ndeki eve zorla giren 2 kişi, İlham Behlül ve Seniha Pektaş çiftini bıçakla tehdit etti. Gaspçılar, çiftin 60 TL ile Seniha Pektaş'ın kolunda bulunan bileziği alarak kaçtı"
İbrahim Şentürk (D............./..Ö..............)
Sanatçı hakkında bilgi bulunamamıştır.
Zehirledin beni Şarkısıyla ünlenmiş ,bir sanatçıdır
İbrahim Erkal / 10 Ekim 1967 – 09 Mayıs 2017
10 Ekim 1967 tarihinde Erzurum, Narman’da Ebubekir Erkal’ın ve Hatice Hanımın oğlu olarak doğmuştur. Altı kardeşin en büyüğüdür. Babası Ziraat işçiliğinden emekli, annesi ise ev hanımıdır.
İlkokul ve ortaokulu Narman da 18 Mart İlköğretim okulunda, liseyi de Narman lisesinde okudu. İlkokuldan itibaren bağlama, mandolin ve flüt çalarak kendi kendine müzik öğrenmiştir. Liseden sonra Ankara‘da solfej ve nota dersleri aldı. Bu sırada da Ankara’nın çeşitli yerlerinde sahne aldı.
İlk albümünden önce İbrahim Güzelses adıyla Erzurum Türkülerinden derlediği “Sarhoş Baki” albümünü çıkardı.
Askerliğini 1987 – 1988 yılarında İstanbul Kalender Orduevinde solist olarak yaptı. Askerlik bitiminde döndüğü Erzurum‘dan 1989 yılında İstanbul‘a bir pantolon bir ceket göç etti. İstanbul’da Telden Dile Müzik Merkezinde hem eğitimine devam etti; hem de Nişantaşı’nda garsonluk yaptı. 1991 yılında Piyanist ve Udi olarak sahneye çıkmaya başladı.
1992 yılında Tekirdağ‘ın Kumbağ ilçesinde bir yıl garson olarak çalıştı. 1992’nin sonunda İstanbul’a dönüp Tutku albümünü “TELDEN DİLE ”müzik merkezindeki öğretmen arkadaşları ile yaptı. 1993 yılı başında hayatında ilk kez Plakçılar Çarşısına elinde hazır “TUTKU” albümüyle gitti. Kimseye albümünü beğendiremedi.
Tam her şeyden vazgeçip Erzurum’a döneceği sırada albüm İskender Ulus‘a rastladı. Onun sayesinde “Tutku” adlı ilk albümünü çıkardı. Albümü çıkınca garson olarak çalışmış olduğu Merhaba Restaurant’ta Udi ve solist olarak çalışmaya başladı. 1994’de ikinci albümü “SIRA BENDE – AKLIMDASIN” ı piyasaya çıkardı.
1996 yılında ‘Gönlünüze Talibim’ adlı 3. albümü çıktı ve albüm içindeki ‘Canısı’ şarkısı tüm Türkiye’yi sardı. Aynı yıl 1996 da Temel Gürsu‘nun yönettiği ‘Canısı‘ filmi ve yine Temel Gürsu‘nun yönettiği 26 bölümlük “Canısı” dizisi, televizyonlarda rating rekorları kırdı. Bu arada Tarabya’da sahne almaya başladı.
1997’de’Sırılsıklam’ adlı dördüncü albümü ile olağanüstü satış grafiği yakaladı. Ardından Temel Gürsu‘nun yönettiği 32 bölümlük ‘Sırılsıklam‘ dizisi ile başarısını devam ettirdi.
2001 yılında ‘Su Gibi’ albümü çıktı. 2002’de’Ben Bu Şöhreti Sevmedim’ adlı şiir kitabı ve yine aynı yıl ‘ Aşknağme’ adlı albümünü çıkardı. ‘Gönül Limanı’ adlı albümünü ise 2004 yılında piyasaya sürdü.
İbrahim Erkal’ın bestelediği eserleri Zara, İzzet Yıldızhan, Vahdet Vural, Zeynep, Murat Yıldız, Kader, Hülya Avşar, Metin Şentürk, İbrahim Tatlıses, Ayhan Aşan, Yudum, Ümit Yılmaz, Burhan Çaçan, Gökhan Özen, Alişan, Ceylan, Erdinç Şahin, Ferman Toprak, Mine Koşan, Soner Arıca, gibi pek çok sanatçı yorumlamıştır.
İbrahim Erkal, bir Mevlana ve Yunus aşığı olup, tasavvufla her zaman yakınen ilgilendi ve her zaman bu felsefeyi şarkılarıyla hayatına yansıttı.
İbrahim Erkal, 2003 yılında Filiz Akgün ile evlendi ve Dilara (d.2004) adında kızı ve Eralp adında oğlu vardır.
12 Nisan günü evinin otoparkında baygın halde bulunan ve kaldırıldığı hastanede ciddi beyin kanaması olduğu tespit edilen şarkıcı İbrahim Erkal'dan acı haber geldi.
Ailesinin talebi üzerine ileri tetkik ve tedavilerinin yapılabilmesi amacıyla 29 Nisan'da bulunduğu özel hastaneden alınarak Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesine getirilen İbrahim Erkal'dan az önce kötü haber geldi. Erkal tedavi gördüğü hastanede beyin ölümü gerçekleşti
Ödülleri :
1997 – 3. Kral TV Video Müzik Ödülleri – En İyi Beste
1998 – 4. Kral TV Video Müzik Ödülleri – Arabesk – Fantezi Erkek
Albümleri :
1993 – Tutku
1994 – Sıra Bende-Aklımdasın
1996 – Gönlünüze Talibim
1998 – Sırılsıklam
2000 – De Get Yalan Dünya
2001 – Su Gibi
2002 – Aşkname
2004 – Gönül Limanı
2006 – Yüreğinden Öpüyorum – Gülüm
2008 – Aranağme
2011 – Burnumda Tütüyorsun
Filmleri :
1996 – Canısı (Sinema)
1997 – Canısı (Dizi)
1998 – Sırılsıklam (Dizi)
2004 – Cennet Mahallesi-(Konuk Oyuncu) (Dizi)
Kitapları :
Ben Bu Şöhreti Sevmedim
Şarkılarım 1
hasan hüseyin Demirel bir dönemin protest müzik bestecisi, söz yazarı ve yorumcusu...
edip akbayram, fatih kısaparmak, ahmet kaya, ferhat tunç'un parsellediği alandan giremedi bir türlü içeri ama camiada oldukça saygın bir yeri vardır... edip akbayram'dan hatırlanacak güneş battı, ölüm dediğin nedir ki, bize yazıktır, vay bebem, kızılırmak'ın denizlere (tay), emel müftüoğlu'nun hangimiz (yalancıklar söylemedik ki) gibi şarkılarda imzası bulunur. halepçe albümüyle ses getirmiş zamanında. hatırladığım kadarıyla dokuz-sekiz albümüyle son kez şansını denedi olmadı. dokuz-sekiz şarkısında "bizans derler, ben bu kente imzamı attım" demişti. bence attı. şimdi de yerini kardeşi eminönü'nü söyleyen kadir demirel'e bıraktı...
Hüseyin Sadeddin Arel (d. 18 Aralık 1880, Vefa, İstanbul - ö. 6 Mayıs 1955, İstanbul)
hukukçu, besteci ve musiki araştırmacısı.
Anadolu kazaskerlerinden müderris Mehmet Emin Efendi ile Fatma Zekiye Hanım'ın altıncı çocuğudur. Vefa'da Taşmektep, Şemsülmaarif ve Nümune-i Terakki okullarındaki ilköğretiminden sonra 1886'da ailesi ile İzmir'e göç etti.
Eserleri
51 Mevlevi Ayini, 108 Durak, 87 İlahi, 13 Ney taksimi bestesi, 24 Peşrev, 28 Konser Saz Semaisi, 80 Saz Semaisi, 42 Oyun havası, 20 Dramatik Saz Eseri, Tambur ve Viyolonsel için 8 taksim, 11 Köçekçe; Beste ve Semai gibi büyük formlarda 7 sözlü eser, 51 Gazel, 3 Gazelli taksim, 2 Marş, 104 Şarkı, Oda Müziği ve koral, Altılama, Üçleme, İkileme olarak toplam 71 çok sesli eser.
Bunlardan başka Türk Musikisi nazariyatı dersleri, Armoni dersleri, Kontrpuan dersleri, Füg dersleri, Prozodi dersleri, Türk Mûsıkîsi ileri solfej dersleri, Eski Musiki Tarihi , Türk Mûsikisi Kimindir ? yazı dizisi ve diğer çeşitli makaleleri ve Kantemiroğlu'nun Edvar'ının yayını sayılabilir. Batı Mûsıkîsi Tarihi notları basılmamıştır.
Hüdai Aksu (d. 5 Şubat 1948, Bartın - ö. 10 Şubat 2009 İstanbul
Hüdai Aksu 5 Şubat 1948 yılında Bartın’da dünyaya geldi. Doğuştan gözleri görmeyen Aksu 1954 yılında Ankara Körler Okulu’na girdi ve ilkokul eğitiminden sonra sanat çalışmalarını aynı okulun sanat kısmında sürdürdü.Kısa zamanda müziğe olan yeteneği sayesinde öğretmenlerinin dikkatini çeken Aksu ud çalışmaları sırasında Ankara Radyosu fasıl hocalarından ünlü müzisyen İbrahim Tuğberk’ten dersler aldı.1965 yılında Körler Okulundan mezun olduktan sonra İstanbul’a geldi ve derneğin müzik ekiplerinde çalışmaya başladı.
1966 yılında Körler Okulu’nda tanıştığı ses sanatçısı Elfida Hanım’la evlendi. Bu evlilikten üç çocukları oldu. Dernek bünyesindeki müzik çalışmalarının yanı sıra Boğaziçi’nin gece hayatını oluşturan ünlü eğlence mekanlarında sanat icra eden Aksu kısa zamanda tanındı ve geniş bir hayran kitlesi edindi. Ünlü sanatçı Zeki Müren ve pek çok sanatçı Aksu’nun ud icrası ve sesine olan hayranlıklarını zaman zaman ifade etmişlerdir.1973 yılında ilk kasetini çıkaran Aksu’nun toplam 41 albümü bulunuyor. Çoğunun gelirinden doğru-dürüst yararlanamadığı bu albümler sayesinde yurt içinde ve özellikle yurt dışında yaşayan gurbetçiler arasında önemli bir ün kazandı.
70’li ve 80’li yıllarda bugünkü tanıtım araçlarının yeteri kadar gelişmemiş olması yüzünden kitlelere ulaşma konusunda yine de sıkıntılar yaşayan Aksu’nun ulaşmış olduğu tanınmışlık düzeyi ne yazık ki sergilediği sanatına denk düşer düzeyde olamadı. Aksu’nun da tanınma konusunda özel bir çaba içinde olmaması, onu kitlelere tanıtma önerisiyle yaklaşanlara kuşkuyla bakması gibi etmenlerin bu duruma yol açtığı söylenebilir.1970’li yılların istikrarsız ortamında icra etmekte olduğu sanatına rağmen geleceğin belirsiz olduğunu gören Aksu bir yandan öğrendiklerini yeni nesillere aktarabilmek, diğer yandan da kendisi ve çocuklarının geleceğini güvenceye alabilmek için körler okullarında çalışmak istemesi üzerine 1977 yılında Ankara Körler Okulu’nda müzik öğreticisi olarak göreve başladı. Bir yıl sonra İstanbul Körler Okulu’na tayin edilen Aksu o zamanlar İstinye’de bulunan İstanbul Körler Okulu’nda iki yıl ud öğreticiliği yaptı.
Daha sonra öğretmenlikten ayrılan Aksu 21 yıl süreyle kesintisiz olarak Kumkapı’daki bir eğlence mekanında akşam programları icra etti. Son yıllarda yaşadığı çeşitli sağlık sorunları yüzünden işi bırakan Aksu müzik çalışmalarını farklı yerlerde ve aralıklarla sürdürdü. 4000’den fazla Türk Sanat Müziği eserini notasıyla bilen ve bunları hakkıyla icra edebilen ender müzik adamları arasındadır. Yöresel türkü ve şarkıları bile icra edebilme yeteneği yüzünden onu “tombala torbası” şeklinde niteleyenler bile oldu. İstenip de çalamadığı hemen hemen hiçbir eserin bulunmadığı söylenir.
Gösterdiği yüksek iş disiplini sayesinde aynı yerde 21 yıl gibi uzun bir süreyle kesintisiz çalışan çok az sayıdaki müzisyenlerden birisidir. Saatlerce bir eserden öbürüne geçebilen Aksu böyle uzun bir programı yalnızca 10 ya da 15 dakikalık kısa bir ara vererek sonuna kadar aynı tempoyla götürme yeteneğini gösterebilmiş, yaptığı işe saygısı yüzünden kar-kış demeden, koşullar ne olursa olsun işini aksatmadan sürdürmüş bir kimsedir. Her zaman sanatına güvenmiş ve koşullar ne olursa olsun ekmeğini taştan çıkarırcasına bir yaşam mücadelesi yürütmüş, hiçbir zorluğa boyun eğmemiş, başkalarının karşısında küçülmemiş, hakkını almak için her yolu denemiş örnek bir kişi ve iyi bir aile babası olarak tanınır. Arkadaşları arasında sevilen, körlüğü hiçbir şekilde mazeret olarak görmeyen ve diğerleri tarafından gösterilmesine şiddetle karşı çıkan bir yapıya sahiptir.
Son yıllarda yaşadığı sağlık sorunları artmış ve 10 Şubat 2009 cumartesi günü kalp yetmezliğinden aramızdan ayrılmıştır.
Hayri Tümer (11 Eki 2011 / 28 Ağustos 1973 ) Neyzen
Salı, 11 Eki 2011 İstanbul’da doğdu. Genç yaşından beri musikiye,özellikle ney üflemeye büyük bir hevesi vardı. Neye olan aşkı sebebiyle devam ettiği İstanbul Tıbbiyesindeki tahsilini bırakarak 1926’da Ankara’ya gitti.Samanpazarı’nda Nakşıbendî mektebinde mûsikî hocalığı ile memuriyet hayatına başladı. Başbakanlık Özel Kalem Müdürlüğünde de on iki yıl çalıştı. İmar-iskan Bakanlığı, Başbakanlık Basın Yayın Müdürlüğünde çeşitli kademelerde çalıştıktan sonra 1967 yılında emekli oldu. Ankara Radyosunun kuruluşundan beri neyzenlik yapan Hayri Tümer, Halil Dikmen ve Halil Can’la birlikte çalıştı.
Darü’l-TalimMusiki Heyetine katıldı. Fahri Kopuz ve Santurî Zühtü Bardakoğlu ile birlikteç alıştı. 1938’de Ankara Radyoevi açılınca, Başbakanlıkta görevli iken mukaveli sanatçı olarak radyoda çalışmaya başladı. Klasik Türk Musikisi korosunda bir müddet çalıştı. Daha sonra Fahri Kopuz’un yönettiği İnce Saz Topluluğunda değişmez sanatçı olarak görev yaptı. Solo programlarında da saz eserleri icralarında yer aldı. Ankara Radyosunda neyzen olarak uzun yıllar hizmet etti.1970 yılında kadrosunu İstanbul Radyosuna naklettikten kısa bir süre sonra rahatsızlandı. İstanbul’da sekiz ay kaldığı hastanede bir iki dostundan başka kimsenin kendini aramaması üzerine Ankara’ya döndü. 28 Ağustos 1973 Pazar günü,Ramazan bayramı arefesi gecesinde hayata gözlerini yumdu.
Hayri Tümer’in şiirleri, az sayıda da olsa repertuara girmiş besteleri vardır. 1959’da ilk kez yapılan Mevlana AnmaTörenlerinde mutrip heyeti başkanlığını Hayri Tümer yapmıştır. Bu görevini beşyıl sürdürdü. Tekke neyzenliğinin örnek temsilcisi olan Hayri Tümer’in KlasikTürk Mûsikîsinin ameli olduğu kadar nazarî sahadaki mahareti de mûsikî çevrelerinde tereddütsüz kabul görürdü. Din dışı mûsikî sahasında ise Hoca İsmail Hakkı Beyin Hayri Tümer üzerindeki tesiri büyüktür. Ayrıca NeyzenTevfik’in Hayri Tümer üzerindeki tesiri de büyüktür. Neyzen Hayri Tümer’invefatı ile Klasik Türk Mûsikîsi zincirinin eski ile bağlantısını sağlayan son halkalarından biri daha kopmuş oldu.