A-B-C-Ç-D

A-B-C-Ç-D (67)

Pazartesi, 22 Mayıs 2017 02:47

Ahmet Gazi Ayhan

Yazan

Ahmet Gazi AyhanAhmet Gazi Ayhan  (5 mart 1921 / 9 Şubat 1987)

5 mart 1921 yılında Kayseri’nin Endürlük köyünde doğmuştur. Babası Mehmet öldüğünde henüz 3 yaşında olan Ayhan, annesi Hanımın’ın köyü Akçakaya’da büyümüş ve ilkokul tahsilini Zencidere’de yapmıştır. Bu okulda kilise orgunu kendi kendine çalmayı öğrenerek orgtan çıkan ulvi sesten son derece haz duymuş ve bu durum onun ilk defa müzikle de tanışması olmuştur.

Ailenin tek çocuğu olan Ayhan, ilkokulda iken hem okumuş hem de üvey babasının bakkalında çalışmıştır. hayatının en acımasız ve zor yıllarını çocukluk yıllarında yaşayan Ayhan, 9-10 yaşlarındayken, komşuları olan Hacı Ömer Sabancı emmisinin onu da diğer büyükleri gibi çalışmaya Adana’ya göndermesiyle devam eder. Çırçır fabrikasında balya basarken, balyadan arasında sıkışır onu kimse fark edemez, kendine yol açarak balyadan kurtulmayı başaran Ayhan o telaşla ve korkuyla soluğu Kayseri de alır. Fırın çıraklığında, saat tamirciliğinde ve daha birçok işler dede çalışmış olan sanatçının asıl mesleğinin marangozluk olması kendi sazını kendisinin yapmasına da olanak sağlamıştır. Makine aksamında da anlayan sanatçının dikiş dikmeye kadar her türlü iş elinden gelirmiş II. cihan harbi dolayısıyla Kahramanmaraş ve Konya’da 4 sene askerlik yapan Ayhan bu sebepten dolayı Konya tavrının tüm türkülerini asılları kadar güzel söyler ve yorumlamıştır. Askerlik dönüşü demiryolları marangoz atölyesi’nde çalışmıştır.

Çok küçük yaşta tahta kaşığı at kılı bağlayarak saz çalmaya başlamış ve saz çalmayı ona öğreten hiç kimse olmamıştır bu büyük kabiliyeti babasın dan almış olan sanatçının annesi ise köyün mevlüt okuyucularındanmış. Kayseri türkülerini çok küçük yaşta ananesinden öğrenmiş ilk sazını amcası hediye etmiş babası çok güzel saz çalarmış onsuzda saz çalıp, zeybek oynayan babasının yeteneğini alan Ayhan “bunu yapamadın ama ben tek elimle saz çalıyorum” dermiş.

İnce sesleri zenginleştirmek için sazların göğsüne doğru perde koyarak sazın daha çok ses vermesini sağlayan Ahmet Gazi Ayhan müzik kabiliyetini yüksek bir saz virtüözüymüş. Aynı zamanda şair olan sanatçı saatlerce saz şairiyle karşılıklı atışırmış hazır cevap nüktedan bir yapısı olan Ayhan irticaları hicivli şiirler ve besteler yapmıştır. 1944 yılında Ankara radyosunun açmış olduğu stajyer sanatçı imtihanına arkadaşlarının “bu sınavı sen kazanamazsın” iddiasıyla girmeye karar vermiştir 1950 senesinde serbest çalışmak için Ankara radyosu’ndan ayrılmış ve 1954 yılında da geri dönmüştür.

Kendisi gibi TRT sanatcısı olan  Muhterem Hanımefendi Yıldız Ayhan ile izdivaç yapan Ahmet Gazi Ayhan'ın Türküleri gül'e aşık bülbül misali  icracı olarak  Eşi Hanımefendi'de Hayat bulmuştur.

Türk Halk Müziği’nde pek çok derlemeler yapmıştır. Kayseri’ye, Akçakoca’ya, bahçesine, Erciyes Dağına ve avcılığa tutkun olan Ahmet Gazi Ayhan her zaman oranın özlemlerini ve hasretini çekmiştir. Unutmadığı pek çok anılarını köy sohbetlerine mahsus havasıyla anlatır ve dinleyicileri kendine hayran bırakmış.

9 Şubat 1987 yılında hayata gözlerini yuman Ahmet Gazi Ayhan Zincirli kuyu mezarlığına defnedilmiştir.

Pazartesi, 22 Mayıs 2017 02:44

Ahmet Cankat

Yazan

Ahmet CankatAhmet Cankat  (1934,Şanlıurfa / 28 Eylül 2004)

1934 yılında Şanlıurfa'da doğdu. Uzun yıllar şoförlük yaptı. Et Balık Kurumu’ndan emekli oldu. Devrin birçok ustalarından ve babası merhum Cemil Cankat'tan çok etkilendi. Sesi ve besteleriyle ünlüdür. Eserleri Halk müziği ve fantezi tarzındadır. Hocaları Haydar Telhüner ve Hasan Dramalı’dır. Şarkı, türkü, hoyrat ve gazelleri kendine has bir tavırla okur. Ud ve bağlama çalmasını bilir. Uzun yılar en sevilen ve dinlenen seslerden biri olmuştur. Okuduğu plaklar yıllarca sevilerek dinlenmiş ve bu eserler günümüzde de sevilerek icra edilmektedir. 25 plak yaptı ve birçok konser verdi, Televizyon ve radyo programlarına katıldı. TRT Repertuarında türküleri vardır.

Ahmet Cankat, Urfa’da bulunduğu sırada  2004, Eylül ayının 28’ini 29’a bağlayan gece saat 11.30,da aramızdan ayrılıp Hakkın rahmetine kavuşmuştur

Pazartesi, 22 Mayıs 2017 02:41

Ahmet Baki Çalıoğlu

Yazan

Ahmet Bâki ÇallıoğluAhmet Bâki Çallıoğlu, (1928 / 4 Nisan 2011

1928 yılında dünyaya gelen Ahmet Bâki Çallıoğlu, 4 Nisan 2011 günü yaşamını yitirmiştir.ilk ve orta öğrenimini babasının görevi nedeniyle doğu ve güney illerinde, müzik tahsilini ise İstanbul Konservatuvarında yapmıştır.

İstanbul radyosunda konserler vermiş, 1948 yılında Vedat Örfi Bengü'nün yönettiği "Canavar" adlı filme fon müziği besteleyerek sinemaya alanına girmiş ve bir çok filmin müziğini yapmıştır.

1955 yılında "Hayat Sokaklarında" isimli filimle yönetmenliğe başlamış, yönettiği filmlerin bazılarında kendisi de baş rol oynamıştır.

1955 - 1965 yılları arasında 9 filme yönetmen olarak imzasını atmıştır.

Pendik’te yaşayan A. Baki Çallıoğlu’nun kartvizitinde şunlar yazılıdır: “Duayen A. Baki Çallıoğlu. Şair bestekâr ses sanatçısı, oyuncu ve prodüktör, film yönetmeni.”

“Aşka Gönül Vermem Aşka İnanmam”, “Unut Sevme Beni” adlı besteleri yıllardır dilden dile dolaştı, söylendi kuşaklar boyu. Genç kuşaklar da Candan Erçetin’in söylediği şarkılarda eşlik ediyor Baki Bey’in bestelerine. Candan Erçetin’le yeniden ünlenen “Çapkın” da bir A. Baki Çallıoğlu bestesi.

Aile boyu müzisyenler. Geçmiş yıllarda birlikte sahneye de çıktıkları, solistlik yapan, yan flüt ve piyano da çalan konservatuar mezunu Eşi Ümran Hanım keman öğretmeni. Tarkan ve kızı Melisa da müzisyen.

1928 yılında Denizli’de doğan Baki Beyin çocukluğu, müzik öğretmeni olan babasının işinden dolayı Mardin, Mersin, Adana gibi şehirlerde geçer. Askerlik sonrası İstanbul’a gelip Tünel Apartmanı’nda oturan anneannesi ve dayısının yanına yerleşir. Besteler yapıyor, müzisyen olmak, ‘plâk yapmak’ istiyordur. Konservatuarda okur. Columbia, Odeon, Sahibinin Sesi gibi plâk şirketleri vardır. Plâk yapmak zordur. Plâk şirketlerinden birine ilk bestelerinden olan Çapkın’ı dinletir. “Bu şarkı olmaz, satmaz” derler. Baki Bey olacağına inanıyordur, bir yıl gider gelir şirkete. Sonunda “yapacağız” derler. Heyecandan uykuları kaçar Baki Çallıoğlu’nun. 50’li yılların başıdır. Bir gün Yüksek Kaldırım’dan aşağıya inerken, bir bakar bütün plâkçıların vitrinini okuduğu, sözü, müziği de kendisine ait olan Çapkın plâğı süslemiştir. Bir anda ünlenir, yeni plâklar yapar. Kapılar açılmıştır, o yılların ünlüleri arkadaşıdır. “Dudakları Nar Kırmızı”, “Niçin Kaçıp Gittin Neden”, “Sensiz Dünyamda Hiçim” adlı bestelerini taş plâğa okur.

Evlenir, ilk eşinden Kerem adında bir çocuğu olur. Müzisyen olan eşi, çocukları Tarkan ve Melisa’nın annesi Ümran hanımla da mutlu evlilikleri otuz yılı aşmıştır. Baki Çallıoğlu sahneye Gar Gazinosu’nda çıkar, “Korsanlar” adını verdikleri kendi orkestrasıyla. Assolist Sevim Çağlayan’dır. Baki Bey sahneye çıktığında yer yerinden oynar, çok büyük alkış alır.

Film müzikleri de yapmaya başlar A. Baki Çallıoğlu. “Uçuruma Doğru” (1949), “Aşk Besteleri” (1952), “Boş Beşik” (1952), “Altı Ölü Var / İpsala Cinayeti” (1953), “Cinci Hoca” (1953), “Leylaklar Altında” (1954), “Hayat Sokaklarında” (1956), “Bağrıyanık” (1959), “Divane” (1960), “Arzu” (1961), “Dertli Gönlüm” (1968), “Seyyid” (1985) adlı filmler müziğini yaptığı filmlerden bazılarıdır.

Sinema serüveni de başlar Baki Çallıoğlu’nun. 1952 yılında Nuri Akıncı’nın yönettiği “Aşk Besteleri” adlı filmde başrolde oynar. Filmin müzikleri de Baki Bey’e aittir. “Hayat Sokaklarında” (1956), “Kara Yazı” (1957) ve “Ateş Bacayı Sardı” (1961) adlı filmlerde de aktör olarak yer alır, müziklerini yapar.

1956 yılında Çallı Film’i kurarak yapımcılığa ve yönetmenliğe başlar, bazı filmlerinin senaryosunu yazar Baki Çallıoğlu. Yönetmenliğini yaptığı filmler: “Hayat Sokaklarında” (1956), “Yangın” (1956), “Kara Yazı” (1957), “Bağrıyanık” (1959), “Divane” (1960), “Meryem” (1960), “Ateş Bacayı Sardı” (1961), “İnsan Doğarken Ağlar” (1962), “Yarına Boş Ver” 1965).

Nuri Akıncı, “Aşk Besteleri” adlı filminin bazı sahnelerini Pendik’te çekiyordur. Yıl 1952’dir ve Baki Bey, Pendik’i ilk kez görüyordur. Palas Otel’de kalırlar. “Cennet gibiydi Pendik, anlatılır gibi değildi. Pendik’e geldim ömrüm uzadı” diyor o günlerin Pendik’i için. Pendik’ten kopamaz. Yazlık Mehtap Sineması’nda konserler verir. 60’larda. 1974 yılında şimdi oturdukları Somtaş Sitesi’ndeki evi alır, Pendik’e yerleşir. Palas Otel yıkıldığında çok üzülür, ağlar.

Pazartesi, 22 Mayıs 2017 02:37

Adnan Varveren

Yazan

Adnan VarverenAdnan Varveren (D.Ocak 1942, Bursa - Ö .14 Haziran 2008, İstanbul)

Türk besteci, yorumcu ...

1960'lı yıllardan itibaren özellikle 1970'lerde tanınır olmuş besteci, söz yazarı ve yorumcudur. Müzisyen Cem Varveren' in babasıdır. Sözlerini yazdığı veya müziklerini hazırladığı şarkılar arasında Abidik Gubudik (Twiste gel)[1], Alla Beni, Aşkımız Bitecek, Mini Etek, Enişte ile Baldız, Kor Dudaklım, Turist Ömer, Yapma Bana Numara bulunmaktadır.1967 yapımı Garibanız Abiler ve 1984 yapımı Neşemizi Bulalım adlı filmlerde oynamıştır.

Pazar, 21 Mayıs 2017 22:46

Adnan Şenses

Yazan

adnan sensesAdnan Şenses (d. 21 Ağustos 1935, Bursa - ö. 25 Aralık 2013, İstanbul),

Türk sanat müziği şarkıcısı, müzisyen bestekar söz yazarı ve eski sinema oyuncusu.

İlkokula Ankara İsmet İnönü İlkokulu'nda başlayan Adnan Şenses, tahsilinin devamını İstanbul'a taşındıkları Karagümrük İlk ve Ortaokulu'nda tamamladı. Ailesinin isteği üzerine marangozlukla ilgilenen Şenses, 1956 yılında çevresinin sesine verdiği ilgi doğrultusunda müzik hayatına atıldı. İlk musiki derslerini Suzan Yakar Rutkay'dan aldı

İlk önce Ankara Radyosu'nda çalışan Şenses, 16 yıl burada hizmet etti. Ardından, ünlü gazinolarda çalıştı, 47 film çevirdi ve birçok albüm yayımladı. 2013 yılında Sezen Aksu'nun hediye ettiği "Bekleyemedin Mi" ve "Kaybolan Yıllar" isimli şarkılarının da bulunduğu "Adnan Şenses Bir Efsanedir" albümünü yayınladı. Albümde Sezen Aksu dışında Selami Şahin ve Selçuk Tekay gibi isimlerin de şarkıları bulunuyor.

Mide kanseri nedeniyle tedavi altında bulunan Adnan Şenses, 25 Aralık 2013 tarihinde, tedavi gördüğü hastanede solunum yetmezliği sebebiyle hayatını kaybetti

Pazar, 21 Mayıs 2017 19:02

Adnan Pekak

Yazan

Adnan PekakAdnan Pekak      (D…………./Ö……………)

1960’lı yıllarda büyük çıkış yapıp, o dönemler de ortalığı kasıp kavuran, şöhret merdivenlerini kısa sürede tırmanan ünlü sanatçı… Aynı dönemin çıkış yapan ismi Zeki Müren’in en dişli rakibidir, Pekak.

Zeki Müren ile aralarındaki sürtüşme kısa sürmüş, 1970’lerde gırtlağındaki problem nedeniyle ortalıktan kaybolmuştur. En son 1982’de bir filmde rol almıştır, sonra da tekrar kaybolmuştur.

 “Bir dost bulamadım gün akşam oldu, yeşil ördek gibi, kaz mezarcı, beklerim her gün bu sahilde, bak yeşil yeşil “ gibi pek çok esere sesiyle can vermiş, 1959’da Sokak Şarkıcısı, 1960’ta Ben Masumum, 1982’de de Umut / Aşk Dilencisi filmlerinde başrol oynamıştır.

Yılların sanatçısı, Zeki Müren’nin rakibi, 1960’ların billur sesi Adnan Pekak’ın cenazesine en yakınları bile katılmadı. Hülya Darcan’ın öz dayısı olan Pekak, son yolculuğuna uğurlanırken ne Bergüzar Korel ne de Darcan vardı.

4 gün ağzını açamayan, sadece dudaklarının arasından verilen suyla beslenen Adnan Pekak, akşam saatlerinde, evinde vefat etti. Pekak’ın cenazesi  Ankara Karşıyaka Mezarlığına defnedildi.

Pekak defnedilirken, cenazesine sanat camiasından sadece; Ankaralı Taner Tunç ve Mehmet Yüzüak katıldı. Zamanın billur sesli sanatçısı için bugün kimse son görevini yerine getirmedi!

Pazar, 21 Mayıs 2017 18:50

Abdurrahim Karakoç

Yazan

Abdürrahim KarakoçAbdürrahim Karakoç (1932, Elbistan - 7 Haziran 2012, Ankara), Türk şair, gazeteci.

1932 yılının Nisan ayında Kahramanmaraş ili, Elbistan ilçesinde dünyaya geldi. Dedesi, babası ve kardeşleri de şair olduğu için küçük yaşlarda şiire merak sardı. İlk yazdığı şiirleri 2 kitap olacak hacimde iken beğenmeyip yaktı ve 1958 yılından itibaren yazdıklarını 'Hasan'a Mektuplar' ismi altında 1964 yılında 10.000 adet bastırdı. Fedai Yayınları arasında çıkan bu eser kısa zamanda tükendi ve 2. baskısını yine 10.000 adet bastırdı.

1958 yılında bulunduğu kasabada belediye mesul muhasibi olarak memuriyete girdi. 1981 yılı Mart ayında emekli oldu.

Mücadeleci şiirlerinin çokluğu şartlardan kaynaklanmaktadır. 27 Mayıs Darbesi, zinde güçler, demokrasi maskaralığı ve haksızlıklar hiciv şiirlerini besledi. 30'a yakın mahkemeye verildi, hepsinden beraat etti. Avukat tutmadı, hep kendi kendini savundu. Hiçbir iktidarla barışık olmadı.

Şiirlerinde esas unsur insandır. Serdengeçti, Töre-Devlet, Ocak, Yeni Düşünce, Yenisel, Alperen yayınları olarak şimdiye kadar 12 şiir kitabı, bir tane de makalelerinden derlenen nesir kitabı çıktı.

1985 yılından beri gazetecilik yapmaktadır. Bir ara siyasete girdi ve ayrıldı. Niçin girip, niçin ayrıldığını bir röportajda şöyle cevaplandırdı: 'Allah rızası için girmiştim, Allah rızası için ayrıldım'.

2012 yılında ciğerlerindeki enfeksiyon nedeniyle bir süre Konya'da tedavi gören Karakoç'un, vefat ettiğine dair 24 Nisan 2012 tarihinde Radikal gazetesinde asılsız haberler yayımlanmış, sanatçıyı 25 Nisan 2012 günü tedavi gördüğü hastanede Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ziyaret etmiştir.

7 Haziran 2012 tarihinde, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi hastanesinde yoğun bakımda iken hayatını kaybetti.

Ankara'daki Bağlum kabristanına defnedilmiştir

Yayınlanmış eserleri

Hasan'a Mektuplar (1965)

Akıl Karaya Vurdu(1965)

Eli Kulakta (1969)

Vur Emri (1973)

Kan Yazısı (1978)

Suları Islatamadım (1983)

Beşinci Mevsim (1985)

Dosta Doğru, Akıl Karaya Vurdu (1994)

Yasaklı Rüyalar (2000)

Gökçekimi (2000)

Gerdanlık - I (2000)

Gerdanlık - II (2002)

Parmak İzi (2002)

Yağmur Yerden Yağar (2002)

Anadolu'da Bahar(2006)

Pazar, 21 Mayıs 2017 16:23

Abdullah Yüce

Yazan

AbdullahyuceAbdullah Yüce  (4 Aralık 1920 / Aralık 1995)

Abdullah Yüce, 4 Aralık 1920 tarihinde İstanbul Eyüp Sultan'da dünyaya geldi.

Annesi Sultan Hanım, babası Hafız İsa Efendi'dir.

Çocukluğu fakirlik içinde Eyüp Sultan'da geçti.

Reşadiye 36. ve 37. ilkokullarında okudu. Tahsilini ortaokuldan terk etti.

1942 yılında askere gitti ve 4 yıl askerlik yaptı.

Sanat hayatına 18 yaşında başlayan Abdullah Yüce, Ali Rıza Bey'den musiki eğitimi aldı.

İlk bestesi olan Hüzzam makamındaki "Bu ne sevgi ah bu ne ızdırap" isimli şarkısını 1938 yılında yaptı.

Sanat hayatı boyunca, Sadettin Kaynak, Selahattin Pınar, Kemanî Hacı Maksut, Kadri Şençalar, İsmail Şençalar hocası udî Edip Erten ve Ali Rıza Bey gibi üstatlardan feyiz aldı.

1946 yılında Fındıklı Salı Pazarı'nda sahne hayatına başladı.

1949 yılında ilk plak çalışmasını yaptı. 50'ye yakın taş plak doldurdu.

3 arkadaş, "Kara Sevda" ve "Hicran Yarası" gibi çeşitli sinema film çalışmaları yaptı.

Abdullah Yüce, sahneden çabuk inmeyi planladığı zaman, istek üzerine Makber şarkısını söylerdi. "Bis-bis", yani "tekrar" diyen seyircilere hemen yanıtını verirdi: “Yoook, Makber’in üzerine şarkı söylenmez” der ve sahneden inerdi.

"Uzayıp giden tren yolları", "Söyle bana doktor", "Hiç mi gülmeyecek benimde yüzüm" daha bir çok şarkıları taş plağa doldurarak ün yaptı. Taş plakları günümüzde kaset ve CD olarak firmaları tarafından piyasa sürüldü.

Evli ve 2 çocuk babası olan Abdullah Yüce, 1995 yılının Aralık ayında vefat etti.

Pazar, 21 Mayıs 2017 16:19

Abdullah Uyanık

Yazan

Abdullah UyanıkAbdullah Uyanık  (1947 Şanlıurfa /  2009)

Genç yaşlarda müziğe ilgi duyan Uyanık,”Şanlıurfa Müzik ve Makam Geleneği”ni en iyi bilen ve kendine has üslubuyla dikkat çeken bir sanatçı olarak biliniyordu.

Türk Sanat Müziği,Türk Halk Müziği dallarında çok sayıda plak ve kaseti bulunan Uyanık, ölümünden önce Sıra Gecesi ekipleriyle ortak çalışmalar yapıyordu. mütevazi ve beyefendi bir kişiliğe sahip olan sanatçı, hep yerel olarak kalmayı tercih etti.

Büyük Gazelhan üstadı Kazancı Bedih gibi çok tanınmadı bilinmedi belki ama Urfalıların gönlünde taht kurdu.Sesi ile unutulmazlar arasındaki yerini aldı.Tenekeci Mahmut (Güzelgöz) gibi önemli gazelhanlar ve sıra gecelerinde sanatını icra eden Uyanık, Şanlıurfalı birçok sanatçıya plak yapmış, bir dönem Kazancı Bedih ile (Yoluk) de program gerçekleştirmişti.Türk Sanat Müziği ve Türk Halk Müziği dallarında çok sayıda plak ve kaseti bulunan Uyanık, sıra gecesi ekipleriyle de ortak çalışmalar yapıyordu.Uyanık, evli ve 5 çocuk babasıydı.

2009 Yılında geçirdiği kalp krizi nedeniyle hayatını kaybeden Şanlıurfalı Ünlü Ses Sanatçısı Abdullah Uyanık, Harrankapı Aile Mezarlığı’nda 

Pazar, 21 Mayıs 2017 14:55

Abdullah Papur

Yazan

Abdullah Papur (1945; Divriği, Sivas - 1989) Sivas'ın Divriği ilçesinde doğup Kangal'a bağlı İğdeli köyünde yetişmiştir. Küçük yaşlarda ozanlık geleneği ile büyümüştür.[1] Şiirlerinde sevgi, ayrılık, gurbetlik gibi konulara değinmiştir. Çoğunlukla türkü, deyiş ve uzun hava söylemiştir. Abdullah Papur, pek çok albüm çıkarmıştır. Halk arasında "Papur" olarak bilinmektedir. Abdullah Papur'un oğlu Ercan Papur bir halk sanatçısı olarak babasının geleneğini yaşatmaya calışmaktadır. Türk halk ozanlarındandır. Uzun havaları ile bilinmektedir. 1989'da bir trafik kazasında hayatını yitirmiştir

Sayfa 5 / 5