besteciler

besteciler

besteciler

Çarşamba, 24 Mayıs 2017 07:44

Binali Selman

Binali SelmanBinali Selman (1931 Bayburt / 1996)

1931 Bayburt’ta doğdu. 1954’te İstanbul Radyosu’nun açtığı sınavı kazandı, memur-sanatçı olarak radyoya girdi.

Üflemeli halk müziği sazlarının tümünü çok iyi çalabilen Binali Selman, ney çalışıyla ün yapmıştır.

Geçimini sanatçı memur olarak sağlayan Binali Selman, 30 yıla yakın aralıksız İstanbul Radyosu’nda müzik hayatına devam etti. Barış Manço, Cem Karaca gibi ünlü isimlerin hit olmuş şarkılarına eşlik etti, kâh dramatik kâh komedi tarzı birçok Türk Sineması filminde onun çaldığı zurna yada ney sesi film müziği olarak hafızalarda yer aldı.

Anadolu’nun geleneksel müziğine hayat veren isimlerden biri olarak; radyo ve TV yayınlarındaki yorumlarıyla birlikte kendisini geniş kitlelere ulaştıran plaklarıyla dikkat çekerken, ünlü perküsyon ustası Okay Temiz’i de çok etkilemişti. 1972'de Stockholm'de kurduğu grupla İskandinavya ve Avrupa'nın tanınmış caz müzisyenleriyle Türk folk ve sufi müziğini tanıtan Temiz’in ‘Oriental Wind’ adlı projesine de dahil olmuştu.

Ağabeysi Yaşar Selman’la başlayan, oğlu Mahir Selman’ın da zaman zaman eşlik ettiği başta Amerika olmak üzere İskandinavya ülkelerinden Hindistan turnelerine kadar uzanan müzik hayatının en parlak yıllarını ise Okay Temiz ile geçirdi. Larenks kanseri ile mücadele ettiği son zamanlarında bile üflemeli halk müziğinin en iyileri olarak gösterilen birçok isme de el veren Binali Selman, Türk halk müziğinin tarihine iz düşen saltanatını, çok sevdiği zurnasıyla birlikte mey sanatçısı oğlu Deniz Selman’a bıraktı.

Türkiyenin gelmiş geçmiş en iyi Zurna üstadıdır.80li yıllarda Hindistanda yapılan yarışmada Dünya Zurna Çalma Şampiyonu olmuş ve ünlü Perküsyon müzisyeni Okay Temiz ile çıktıkları,dünya turnesinde 30 kadar ülkede Türk halk ezgilerini zurna ve vurmalı çalgılarla tanıtmışlar;kültür bakanlığınca ödüllendirilmişlerdi.Bayburtlu olmakla her zaman övünürdü,bu önemli üstat ve güzel insan ne yazıkki 1996 yılında hakkın rahmetine kavuştu.Ruhu şadolsun.

Çarşamba, 24 Mayıs 2017 07:41

Bimen Şen

Bimen ŞenBimen Şen (1873, Bursa / 26 Ağustos 1943)

Bimen Şen'in asıl adı Bimen Dergazaryan'dır ve Ermeni asıllıdır;1873 yılında Bursa'da doğdu. Bir din adamı olan Gaspar Dergazaryan'ın dördüncü çocuğudur. Musikişinas bir aileden geldiği için sesinin güzelliği dikkatleri çekmiş, çocukluğunda kilisede ilâhi okumaya başlamıştı. Kazandığı başarı kısa sürede çevresine yayıldı. Daha on bir yaşında iken, bir münasebetle Bursa'ya gelen Hacı Arif Bey'e takdim edildi. Ona birkaç şarkı meşkettiren ve sesini çok beğenen üstat, bu sanatta ilerlemesi için İstanbul'a gönderilmesini tavsiye etti. Ailesinin şiddetle karşı çıkmasına rağmen, on dört yaşında iken ve bir kış günü İstanbul'un yolunu tuttu. Yanında bulunan para kısa sürede bitince açlık ve sefaletle karşı karşıya geldi. Kendi ifadesine göre onu bu durumdan yine açlık kurtardı. İş bulamayınca son bir çare olarak kiliseye başvurmuş ve ilahi okumuştu. Orada bulunan dindar bir Ermeni, sesini çok beğenerek himayesine aldı. banker olan bu şahsın yanında bir süre çalıştıktan sonra serbest ticarete başladı. Böylece maddî durumu düzelen Bimen Efendi, bir yandan sarraflık yaparken; bir yandan da çevresini tanımaya çalıştı.

O dönemin ünlü musikişinaslarından Tamburi Cemil Bey, Neyzen Aziz Dede, Şevki Bey, Kanuni Hacı Arif Bey, Rahmi Bey, Hanende Nedim Bey, Hacı Kirami Efendi ve özellikle Hacı Arif Bey'den çok şeyler öğrendi. Yaşadığı sürece ünlü bir hanende olarak tanındı ve takdir edildi. Süleyman Nazif onun için şu beyti yazmıştır:

Ebedi nazımıdır san'at-ı feryadımızın

Öperiz ağzını hep Bimen-i üstadımızın

Çok tanınmış bir ses sanatkârı olduğu halde gazinolarda çalışmadı. Özel musiki toplantılarında okurdu. Akşamları "Eldorado" gibi gazinolara gider ancak, hatırından geçemediği dostlarının ısrarı ile oturduğu yerden bazen bu fasıllara katılırdı. Konserler vermiş ve plâklar da doldurmuştur.

Rahmetli ATATÜRK'ün daveti üzerine Ankara'ya gelmiş , zaman zaman olmak üzere Dolmabahçe Sarayı'na da çağrılmıştır. Bir gazete röportajına verdiği cevapta bir musiki aleti kullanmadığını, nota bilmediğini, eserlerini başkalarının notaya aldığını, musikiden ve eserlerinden para kazanmadığını, bir kırgınlık sonucu piyasadan çekilerek evvelce biriktirdiğini satarak geçindiğini söylemiştir.

Bimen Efendi, 26 Ağustos 1943 tarihinde öldü. Cenazesi Lemi Atlı, Neyzen Rıza Bey, Tanburî Dürrü Turan, Sadeddin Kaynak, Artaki Candan gibi tanınmış musikişinasların katıldığı kalabalık bir toplulukla kaldırılarak, Feriköy Ermeni Mezarlığı'nda toprağa verilmiştir.

Çarşamba, 24 Mayıs 2017 07:38

Berkant

Berkant AkgürgenBerkant Akgürgen, (31 Aralık 1938, Ankara - 1 Ekim 2012, İstanbul)

Berkant Akgürgen, babası Hasan Akgürgen'in Köy Enstitülerindeki görevi nedeniyle Ankara'nın Hasanoğlan Köyü'nde 31 Aralık 1938 tarihinde dünyaya gelmişti. 1945 yılında ilkokula Hasanoğlan Köy Enstitüsü'nde başlayan Berkant, babasının tayini çıkınca eğitimine önce Bilecik sonra da Denizli'de devam etti[5]Ortaöğrenim yıllarında mızıka ile edindiği müzik tutkusunu, piyano çalmaya başlayarak sürdüren Berkant, 1956 yılında yatılı olarak okuduğu Denizli Lisesi' nden mezun oldu.

İlk kez 1957 yılında Ankara'da bir düğün salonunda "Üstün Poyrazoğlu Orkestrası" ile sahneye çıktı. Aynı yıl kurduğu "Jüpiter Kenteti" adlı müzik topluluğu ile gece kulüplerinde çalıştı. Bu süreçte tanınmasının ardından TRT Ankara Radyosu'nda program yapmaya başladı. Askerlik sürecinde bando takımında yer almasının ardından İstanbul'a giderek saksafon öğrendi. 1964'te Ankara'da Yurdaer Doğulu ile orkestra kurarak çalışmalarını sürdürdü. 1965 yılında Vasfi Uçaroğlu Orkestrası'na solist olarak katılan Berkant, ilk plağını aynı yıl çıkardı. Sezen Cumhur Önal, Metin Bükey ve Teoman Alpay ile de çalışan sanatçı, 1967 yılında çıkardığı Samanyolu adlı şarkısıyla çok kısa sürede zirveye tırmandı. 1967'de sinema alanında da yer alan Berkant, 1971 yılına kadar çeşitli filmlerde rol aldı. Beste ve şarkı sözü uyarlaması, yazarlığı yaptı.

Samanyolu Berkant'ın seslendirdiği, sözlerini Teoman Alpay'ın yazdığı ve bestesi Metin Bükey'e ait olan "Samanyolu" adlı şarkı, 1969 yılında Hollandalı pop şarkıcısı David Alexander Winter tarafından "Oh Lady Mary" adıyla seslendirilince batıda da tanınan bir parça haline geldi. Fakat parçayı tüm dünyada tanıtan şarkıcı Patricia Carli olmuştur[6]. Şarkının plağı 1968 yılında 100.000'in üzerinde satarak Türkiye'de platin plak alan ilk plâk olmuştur

Bir süredir akciğer kanseri teşhisi ile tedavi gören ve daha sonra evinde yaşadığı nefes darlığı sorunu nedeniyle durumu kötüleşen Berkant Akgürgen 1 Ekim 2012 tarihinde İstanbul'da vefat etmiştir.[4] Karacaahmet Mezarlığı'na defnedildi.

Çarşamba, 24 Mayıs 2017 07:35

Bergen

bergenBergen (15 Temmuz 1959,Mersin - 14 Ağustos 1989; Adana

Belgin Sarılmışer, veya bilinen adıyla), Bergen Türk arabesk-fantezi şarkıcısı. 31 Ekim 1982'de kocası tarafından yüzüne atılan kezzap sonucu iki gözünü de kaybetti, daha sonra sol gözü görme yetisi kazandı ve sağ gözünün hasarı yüzünden saçlarını sağ gözünün üzerine atmasıyla, bazense güneş gözlüğüyle olan imajıyla akıllarda kaldı. 1986'da yayınladığı üçüncü stüdyo albümü "Acıların Kadını"nı albümü ve kendi hayat hikayesini anlatan albümle aynı adlı filmde oynamasının ardından "Acıların Kadını" olarak anılmaya başladı. Sanat yaşamı boyunca Sen Affetsen Ben Affetmem, Kader Diyemezsin, Benim İçin Üzülme, Elimde Duran Fotoğrafın, Neden Dönmesin? gibi pek çok şarkı bıraktı.

14 Ağustos 1989'u 15 Ağustos'a bağlayan gece, Pozantı, Adana'da boşandığı eşi tarafından kurşunlanarak öldürülen; 30 yıllık kısa yaşamına 6 Longplay, 11 kaset, 129 şarkı ve 1 video filmi sığdıran Bergen memleketi Mersin'e defnedildi .Toroslar, Mersin'deki asri anıt mezarlık ziyarete açıktır.

Daha sonra pek çok arabesk ve nostalji konseptli albümlerde şarkıları yer alan Bergen, Emrah, Funda Arar, Muazzez Ersoy ve Işın Karaca gibi pek çok sanatçı tarafından cover'landı.

Yalnızca resmi olarak yayınlanmış stüdyo albümleri yer almaktadır. Yıllar Affetmez'den sonra çıkan 3 albüm sanatçının daha önceden hiç yayınlanmamış kayıtlarını içerdiğinden, resmi diskografisine kabul edilmektedir.

Yıl           Albüm   Format

1982      Şikayetim Var     LP (1986'da MC olarak yeniden basıldı.)

1983      Kardeşiz Kader   LP (1985 ve 1990'de MC olarak yeniden basıldı.)

1985      İnsan Severse     LP, MC (1999'da CD olarak yeniden basıldı.)

1986      Acıların Kadını    LP, MC (1999'da CD olarak yeniden basıldı.)

1987      Onu da Yak Tanrım          LP, MC (1999'da CD olarak yeniden basıldı.)

1988      Sevgimin Bedeli MC (1999'da CD olarak yeniden basıldı.)

1988      İstemiyorum       LP, MC (1999'da CD olarak yeniden basıldı.)

1989      Yıllar Affetmez (Aslen son albümü)            MC (1999'da CD olarak yeniden basıldı.)

1990      Giden Gençliğim [2]         MC (1999'da CD olarak yeniden basıldı.)

1990      Garibin Çilesi Mezarda Biter         MC (1999'da CD olarak yeniden basıldı.)

1991      Son Ağlayışım     MC, CD

Seni Vurmayan Ölsün (Korsan olarak piyasaya verilen konser kasedi.)

En Güzel Eserleriyle Unutulmayan Bergen (Akbaş Müzik'ten çıkan bir toplama albüm.)

Doğum tarihi bazı kaynaklarda 16 Temmuz 1960 olarak geçse de yakınlarının desteğiyle açılan resmi onur sitesinde 15 Temmuz 1959 olarak geçmektedir, hatta nüfüs kağıdında da doğum tarihinin bir yıl büyütülmüş olarak, 15 Temmuz 1958 olduğu açıklanmaktadır

.

Salı, 23 Mayıs 2017 15:28

Bekir Sıtkı Sezgin

Bekir Sıdkı SezginBekir Sıtkı Sezgin (1 Temmuz 1936, İstanbul - 10 Eylül 1996)

Klasik Türk musikisi üslûbunun en önemli temsilcilerinden biridir.

Bekir Sıtkı, 1946-1948 yıllarında İzmir’de bulunan teyzesinin yanına gittiği zamanlarda buradaki Hisar Camii’nde ünlü bestekâr Rakım Elkutlu ile tanıştı ve bestekârın kendi eserlerini kendisinden öğrendi. Babası Hafız Hüseyin Efendi, annesi ise, güzel sesli ve güzel ud çalan Feride Hanımdır.

1942 tarihinde ilköğretime başlayan Bekir Sıtkı Sezgin lise yıllarında babasının teşviki ile başarılı bir sınavdan sonra İstanbul Belediyesi Konservatuarı’na girdi ve buradan mezun oldu. Denizli’de, 1956 yılında vatani görevini tamamlayıp, 1958’de İzmir’e yerleşti ve 1964 yılında da İzmir’de evlendi.

1959 yılında, TRT İzmir Radyosu’nun sınavını kazandı ve “yetişmiş sanatkar” olarak bu radyoda göreve başladı. Yine ayni yıl içerisinde solist ve diğer bir sınavla da “Birinci sınıf ses sanatkârı” unvanını aldı.

1967 tarihinden sonra bu kuruluşta stajyer sanatkârlara dersler verdi.. 1973’de ise İzmir Radyosu’nda ‘Klasik koro şefliğine’; 1976’dan itibaren de ‘İstanbul Devlet Türk Musikisi Konservatuarı Öğretim Üyeliği’ne getirildi.

Aynı tarihlerde İstanbul Radyosu ses sanatkârlığı, Küçük koro şefliği ve TRT Merkez Denetleme Kurulu üyeliği görevlerini birlikte yürüten Bekir Sıdkı Sezgin. 1980 tarihinde TRT’den emekli oldu ve konservatuardaki görevinden de ayrılarak 1971 - 1983 yılları arasında değişik ülkelerde dini ve dindışı musikimizle ilgili birçok konserler verdi.

Özel bir anlaşma ile, 1985 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuarı’nda öğretim üyeliğine başlayan Bekir Sıdkı Sezgin, 10 Eylül 1996'da hayata gözlerini yumdu.

Salı, 23 Mayıs 2017 15:26

Bedri Karahan

Bedri Karahan Topal BedoBedri Karahan  (Topal Bedo)  (D.( 1937)  / Ö (1993)

1993 yılında 56 yaşında iken bir kalp krizi sonucu hayatını kaybeden, Malatyalı söz yazarı, besteci ve yorumcu, cümbüş ustası, "Topal Bedo" ve "Bedo" lakaplarıyla da bilinen merhum Bedri Karahan’ın, Nezir Kızılkaya tarafından kaleme alınan biyografisinin anlatıldığı GİDENİN ÜÇÜ GÜZEL “BEDO” adlı kitap Renk Kültür ve Sanat Derneği yayını olarak çıktı.

Yaşadığı dönemde özellikle 1970’lerin başlarında yaptığı plaklar ile ulusal çapta tanınan bir sanatçı olan sanatçı daha çok “Bedo” adıyla bilinmekte ve usta bir cümbüş sanatçısı olarak kabul edilmekteydi. Plaklarına da okuduğu Zelho, Gidenin Üçü Güzel, Adana Yolları, Sema, Mapushane, Kerneğin Tepeleri önemli eserlerinden ilk akla gelenleridir.

Kitap için Bedri Karahan’ın çocukları ile beraber yaklaşık 1 yıldır çalışma yaptıklarını söyleyen kitabın yazarı Nezir Kızılkaya, kitap ile ilgili olarak şu bilgileri verdi.

"Yaşı 40-45’in üzerinde olan her Malatyalının yakından tanıdığı, ancak genç kuşaklar tarafından yeterince tanınmayan, yaşadığı dönemde yaptığı 20’den fazla plakla ulusal gündemde de adından söz ettiren Bedri Karahan ya da Malatyalıların deyişiyle “Bedo” Malatya yerel müziğinin en önemli sanatçılarından birisi olma özelliğini taşımaktadır. Geride 50’den fazla eser bırakmış, bütün yurt çapında türküleri söylenen bu romantik ve duygu yüklü sanatçının hatıralarının ve eserlerinin onunla beraber bu dünyadan göçüp gitmesine gönlüm razı olmadı. Yaşadığı ve sanatını icra ettiği yıllarda ulusal çapta tanınan bir sanatçının ve yaptıklarının bugün de bilinmesi ve dinlenmesi için ortaya koyduğum bu eser vasıtasıyla herkesin onu daha iyi tanıyacağını ve anlayacağını umut ediyorum. Bu bağlamda onun isminin ve eserlerinin hayatın girdabı içerisinde kaybolup gitmesine engel olmanın, onun ve eserlerinin genç kuşaklar tarafından da bilinir hâle gelerek, sonraki kuşaklara da onun sesini aktarmanın önemli bir görev olduğunu düşünüyorum. Vefatının üzerinden 20 yıldan fazla bir süre geçmiş, onu yakından tanıyanların da çoğu bu dünyadan göçüp gitmişken, Bedo’ya olan sevgi ve saygımın da bana kazandırdığı motivasyon ile en azından benzer şekilde diğer sanatçılarımızın da hakkında bir şeyler yazılmasının önünü açtığıma inanıyorum. “Eyvanların Assolisti Bedo”yu tekrar assolist olarak sahneye çıkartmanın onun kıymetini bilen Malatyalılar için oldukça mutluluk verici olduğunu düşünüyorum."

Salı, 23 Mayıs 2017 15:23

Bedir Çağlayan

Bedir caglayanBedir  Çağlayan  (1930  Şanlıurfa / 1995)

1930 yılında Şanlıurfa'da doğdu. 1995 yılında vefat etti. Uzun yıllar lokantacılık yaptı . Besteleriyle ünlüdür. Halk müziği formunda 150’nin üzerinde eseri vardır. Müziğe ve folklora çok tutkun biri olarak büyümüştür.1958 yılında Urfa'dan İstanbul'a gelip yerleşmiş, 1960-1970 yıllarında müzik dünyasında adından çok bahsedilen bir bestekârdır. Eserlerini zamanın bir çok şöhretli sanatçıları okumuştur. Eserlerini okuyanlardan, Bedia Akartürk, Ahmet Sezgin, Nuri Sesigüzel, Yıldız Tezcan, Muzaffer Akgün ve benzeri sanatçıları sayabiliriz.

Pazartesi, 22 Mayıs 2017 23:29

Bayram Durmaztuna

Bayram DurmaztunaBayram Durmaztuna (d.  / ö )

Ünlü Besteci Aranjör Yönetmen Solist Udi Sanatcısı

Sanatcıya ait bir bilgi bulunamamıştır.Eğer sanatcı hakında bir bilginiz varsa ,lütfen bizimle paylaşın...

Pazartesi, 22 Mayıs 2017 23:26

Barış Manço

Barış MançoBarış Manço ( 02.01.1943)- (31.01.1999)

Besteci, yorumcu

2 Ocak 1943 tarihinde İstanbul´da doğdu. Sahnelerle ilk kez 1958 yılında Galatasaray Lisesi´nde öğrenciyken tanıştı. Galatasaray Lisesi´ni bitirdikten sonra yüksek öğrenimini tamamlamak için Belçika´daki 'Kraliyet Güzel Sanatlar Akademisi´ne gitti.

Grubu 'Kurtalan Ekspres' ile beraber Türkiye´de ve yurtdışında birçok ülkede konserler verdi. Yaptığı 200´den fazla beste sayesinde 12 altın ve 1 platin albüm kazandı. Ayrıca bu besteler Arapça, Japonca, Farsça, İngilizce ve Fransızca gibi birçok dile çevrilerek farklı sanatçılar tarafından yorumlandı.

Manço´nun şarkıcı ve besteci kişiliği, sunucu ve program yapımcısı kişiliğiyle de birleşerek ortaya herkesin çok sevdiği 'Barış Manço' çıktı. Ekranların en sevilen eğlence ve kültür programlarından biri olan '7´den 77´ye', ilk olarak 1988 yılında TRT1´de yayınlanmaya başladı.

'Türkiye´nin Evliyası' lakabını da kazanan sanatçının, 'Barış Manço Live In Japan' (1996) adlı albümü, Japonya´daki konserinin canlı kayıtlarının olduğu bir albüm. Bu albümün özelliği, Manço´nun bizlere veda etmeden önce yayınladığı son albüm olmasıydı. 31 Ocak 1999 tarihinde İstanbul'da öldü.

DİSKOGRAFİ:

Dünden Bugüne (1971)

Barış Manço 2023 (1975)

Ben Bilirim (Sakla Samanı Gelir Zamanı) (1976)

Barış Mancho (1976)

Sarı Çizmeli Mehmet Ağa (Yeni Bir Gün) (1979)

  1. Sanat Yılı Disco Manço (1980)

Sözüm Meclisten Dışarı (1981)

Estağfurullah Ne Haddimize (1983)

24 Ayar Manço (1985)

Değmesin Yağlı Boya (1986)

Sahibinden İhtiyaç (1988)

Darısı Başınıza (1989)

Mega Manço (1992)

Müsadenizle Çocuklar (1995)

Live In Japan (1996)

Mançoloji (1999)

Barış Manço 2000 (2000)

ÖDÜLLERİ:

Türkiye Cumhuriyeti: Devlet Sanatçısı - Ankara (1991)

Hacettepe Üniversitesi: Onursal Doktora- Ankara (1991)

Soka Üniversitesi: Uluslararasi Kültür ve Barış Ödülü- Tokyo, Japonya (1991)

Belçika Krallığı: Leopold II Sövalyesi Nisani Brüksel- Belçika (1992)

Fransiz Kültür Bakanlığı: Edebiyat ve Sanat şövalyesi Nisani Paris, Fransa (1992)

Türkmenistan Cumhurbaşkanlığı: Türkmen Vatandasligi Askabat, Türkmenistan (1995)

Pamukkale Universitesi: Onursal Doktora- Denizli (1995)

Min-On Vakfı: Yüksek Şeref Madalyası Tokyo, Japonya (1995)

Pazartesi, 22 Mayıs 2017 23:23

Baki Duyarlar

Baki duyarlarBaki duyarlar  (21 Mart 1936  / 24.02 2003)

21 Mart 1936 tarihinde İzmir'de dünyaya gelen Bâki Duyarlar'ın babası Türk Sanat Müziği Sanatçısı olan Ali Duyarlar, annesi Emine Duyarlar, erkek kardeşi ünlü kanuni Bahattin Duyarlar ve kız kardeşi ses sanatçısı Mukadder Duyarlar (Kocadinç) tir.

Feriha Hanım ile evlenen Duyarlar'ın Feriha adın bir kızı ile Bâki adında oğlu olmak üzere iki çocuk babasıdır. 26 Şubat 2003 tarihinde Kurtuluş'taki evinde geçirdiği kalp krizi sonunda 67 yaşında hayata gözlerini yummuştur.

Bestekâr sanatçının anısına ilk tören, yıllarca çalıştığı TRT İstanbul Radyosu önünde yapıldı. Buradaki törenin ardından Bâki Duyarlar'ın cenazesi Şişli Camii'ne götürüldü. Duyarlar'ın naaşı ikindi vakti Şişli Camii'nde cenaze namazı kılınarak ardından Feriköy Mezarlığı'nda toprağa verildi.

İlk musiki eğitimini çocuk yaşlarda babası Ali Duyarlar'dan aldı. Ud çalmaya Udi Hrant Emre'den o zamanın parası ile 60 liraya aldığı ud ile başladı. Fakat profesyonel olarak sanat hayatına "cümbüş" ile başladı. 1949 yılında ünlü bestekâr ve hanende Kasım İnaltekin'e Beyoğlu Gazinolarında cümbüş ile eşlik etti.

İlk bestesini 1955 yılında annesi annesi Emine Hanım için bestelediği "Anam" şarkısıdır. Kendisine ait olan bu güfteyi Hicaz makamında ve curcuna usulünde besteleyerek Müzeyyen Senar'a göstermiş ve Senar bu şarkıyı beğenerek o zamanlar Odeon Plakta okuyarak Duyarlar'ın ismini duyurduğunda 19 yaşındaydı.

1956 yılında İstanbul Radyosu'nun açtığı sınavı kazanarak udi olarak göreve başladı. Selahattin Pınar, Şükrü Tunar, Şerif İçli ve Ahmet Yatman gibi değerli üstatla çalışma imkanı buldu ve bunların engin bilgilerinden faydalandı. 1955 yılında Kazablanka Gazinosu'nda assolist gecikince Selahattin Pınar genç Bâki'ye dönerek zaman kazanması için şarkı söylemesini istemişti.

O zaman hem çalıp hem söylemesi çok beğenildi. Zaman zaman sahnelerde hanende olarak görev yapmaya başladı. 1957 - 1958 yılları bestekârlığının en önemli yılları olmuştu. "Bilemedim", "Çok geceler bekledim", "Ben küskünüm feleğe", "Garipler meyhanesi", "Seni ben ellerin olsun diye mi sevdim", "Hayat kumarı" ve "Kader arzuhal değil" gibi şarkılarla Türk Sanat Müziği Repertuarı'ındaki yerini alıyordu.

Şarkıları o devrin yıldız sanatçıları olan Safiye Ayla, Müzeyyen Senar, Perihan Altındağ Sözeri, Mustafa Sağyaşar, Seçil Heper ve daha bir çok sanatçı tarafından plaklarda icra ediliyor ve arşivlerdeki yerini alıyordu. 1958 yılında Mehmet Yurdak'ın sözlerini yazdığı "Çok geceler bekledim" şarkısını Hicaz makamında besteledi.

1961 yılında sözleri Gonca Gül'e ait olan Kürdîlihicazkâr şarkı "Seni ben ellerin olsun diye mi sevdim" bestesini yaptı. Aynı yıl sözleri Süheyla Kutbay'a ait olan "Sen artık elin değil yalnız benimsin" ve Necdet Atılgan'nın sözlerini yazdığı "Yaralarım çok derin" şarkılarını Hicaz makamında, Bülen oral'ın güftesi olan "Damlayan göz yaşımsın" şarkısını da Uşşak makamında besteledi.

1966 yılında "Bir kadeh ki bu gönül boşaldıkça doluyor" güftesini Hicaz makamında ve "Ağlamak bana yeter" şarkısını Uşşak makamında besteledi. 1967 yılında sözleri Şevket Tığlı'ya ait "Garibim gülmez yüzüm" şarkısını Uşşak makamında besteledi.

500'den fazla bestesi bulunan Bâki Duyarlar, 31 yıl TRT İstanbul Radyosu'nda çalıştıktan sonra emekli oldu. Duyarlar, Türk sanat müziği alanında besteler verirken, birçok sanatçının yetişmesine de katkıda bulundu.

Dinlediğimiz şarkıları, oturduğunuz yerden katıldığınız fasılları bir hatırladığımızda. Makam Rast ise, mutlaka "Ben küskünüm feleğe" veya Kürdilihicazkar'da "Seni ben ellerin olsun diye mi sevdim" şarkıları söylediğimizde. Hicaz'da "Çok geceler bekledim" siz repertuar olurmu? Her zaman güler yüzlü, nazik, özenli bir beyefendi unutulurmu?

Sayfa 32 / 36