besteciler

besteciler

besteciler

Pazartesi, 22 Mayıs 2017 16:40

Aşık Veysel Şatıroğlu

Aşık veyselAşık Veysel Şatıroğlu (d. 25 Ekim 1894, Şarkışla, Sivas / ö. 21 Mart 1973, Sivrialan, Sivas),

Türk halk ozanı. Avşar boyunun Şatırlı obasına mensuptur.

Aşık Veysel Şatıroğlu, 1894 yılında Sivas'ın Şarkışla ilçesine bağlı Sivrialan köyünde dünyaya geldi. Annesi Gülizar, babası "Karaca" lakaplı Ahmet adında bir çiftçiydi. Veysel'in iki kız kardeşi, yörede yaygınlaşan çiçek hastalığına yakalanarak yaşamlarını yitirdi. Ardından Veysel de yedi yaşında aynı hastalıktan dolayı iki gözünü de kaybetti. Kendi anlatımına göre.

« Çiçeğe yatmadan evvel anam güzel bir entari dikmişti. Onu giyerek beni çok seven Muhsine kadına göstermeğe gitmiştim. Beni sevdi. O gün çamurlu bir gündü, eve dönerken ayağım kayarak düştüm. Bir daha kalkamadım. Çiçeğe .yakalanmıştım... Çiçek zorlu geldi. Sol gözüme çiçek beyi çıktı. Sağ gözüme de, solun zorundan olacak, perde indi. O gün bugündür dünya başıma zindan. »

Babasının, Âşık Veysel'e oyalanması için aldığı sazla önce başka ozanların türkülerini çalmaya başladı.1933 yılında tanıştığı Ahmet Kutsi Tecer'in teşvikleriyle kendi sözlerini yazıp söylemeye başladı.

Âşık geleneğinin son büyük temsilcilerinden olan Âşık Veysel, bir dönem yurdu dolaşarak Köy Enstitüleri'nde saz hocalığı yaptı. 1965 yılında özel kanunla maaş bağlandı. 1970'li yıllarda Hümeyra, Fikret Kızılok, Esin Afşar gibi bazı müzisyenler Âşık Veysel'in deyişlerini düzenleyerek yaygınlaşmasını sağladı. Şarkışla'da her yıl adına şenlikler yapılır.

Eserlerinde Türkçe'si yalındır. Dili ustalıkla kullanır. Yaşama sevinciyle hüzün, iyimserlikle umutsuzluk şiirlerinde iç içeydi. Doğa, toplumsal olaylar, din ve siyasete ince eleştiriler yönelttiği şiirleri de vardır. Şiirleri, Deyişler (1944), Sazımdan Sesler (1950), Dostlar Beni Hatırlasın (1970) isimli kitaplarında toplandı. Ölümünden sonra Bütün Şiirleri (1984) adıyla eserleri tekrar yayınlandı.

1973 yılında akciğer kanseri sonucunda vefat etti.

2014 yılının Kasım ayında Devlet Opera ve Balesi Âşık Veysel'in ölümünün 41. yılı anısına onun türkülerinden yola çıkılarak hazırlanan, tek perdelik dans tiyatrosu "Dostlar Beni Hatırlasın" sahneye konulmuştur. 17 Kasım 2014 yapılacak prömiyere onur konuğu olarak Âşık Veysel'in kızı ve torunlarının katılacağı açıklanmıştır. Gösterinin rejisörlüğünü İhsan Bengier yaparken, Almula Ersoy, Ayşegül Aydemir, Deniz Alp, Sevim Başol ve Müge Gündüz gibi isimler rol almıştır.

Anlatamam derdimi (5:24)

Arasam seni gül ilen (4:18)

Atatürk'e ağıt (5:21)

Beni hor görme (2:46)

Beş günlük Dünya (3:58)

Bir kökte uzamış (4:55)

Birlik destani (1:42)

Çiçekler (3:05)

Cümle âlem senindir (6:44)

Derdimi dökersem derin dereye (4:51)

Dost çevirmiş yüzünü benden (3:12)

Dost yolunda (4:43)

Dostlar beni hatırlasın (6:02)

Dün gece yar eşiğinde (4:28)

Dünya'ya gelmemde maksat (2:43)

Esti bahar yeli (2:41)

Gel ey âşık (5:35)

Gonca gülün kokusuna (5:24)

Gönül sana nasihatim (6:40)

Gözyaşı armağan (3:32)

Güzelliğin on para etmez (4:31)

Kahpe felek (2:58)

Kara toprak (9:25)

Kızılırmak seni seni (4:58)

Küçük dünyam (5:17)

Murat (5:13)

Ne ötersin dertli dertli (3:05)

Necip (3:16)

Sazım (6:02)

Seherin vaktinde (5:01)

Sekizinci ayın yirmi ikisi (4:43)

Sen varsın (4:01)

Şu geniş Dünya'ya (7:27)

Uzun ince bir yoldayım (2:23)

Yaz gelsin (3:02)

Yıldız (Sivas ellerinde) (3:16)

Pazartesi, 22 Mayıs 2017 15:32

Aşık Mahsuni Şerif

Aşık Mahzuni ŞerifAşık Mahzuni Şerif (17 Kasım 1940, Afşin, Kahramanmaraş - 17 Mayıs 2002, Köln)

Şerif Cırık veya tanınan adıyla Aşık Mahzuni Şerif .Türk halk ozanı.

Kahramanmaraş'ın Afşin İlçesi'nin Berçenek Köyü'nde dünyaya geldi. 1955 yılında, sonradan Ankara'ya nakledilen Mersin Astsubay Okulu'na kaydoldu. 1960'ta eşi Suna'yı kaçırdı ve 6 ay köyünde kaldı. Bu sırada okulu Balıkesir'e nakledildi. Okul komutanının çabası ile yeniden okula dönen Aşık Mahzuni, 6 ay devamsızlık yaptığına ilişkin bir ihbar üzerine okuldan atılınca yeniden köyüne döndü. 1964 yılında ilk plağı ile müzik piyasasına girdi.

Bir süre Gaziantep'te ikamet ettikten sonra Ankara'ya taşındı. 1989-1991 yılları arasında Halk Ozanları Federasyonu tarafından Dünya'nın en büyük 3 ozanı arasında gösterildi.

Sivas Dramı adlı türküsünü, Sivas Katliamı'nda yaşamını yitirenlere ithaf etmiştir.

2001 yılının Kasım ayında kendisine, "Elhamdülillah Kızılbaş'ım ve laiğim. Ben değil, yedi sülalem Kızılbaştır. Bir suç varsa o da dedemdedir." dediği için, DGM tarafından aleyhinde dava açıldı. Duruşma 27 Aralık 2001 tarihinde DGM'de yapıldı.

2001'in başlarında rahatsızlanarak, kalp ve solunum yetmezliği nedeniyle, JFK Hospital'da yoğun bakım altına alındı. Mayıs ayında taburcu edildi. 17 Mayıs 2002 tarihinde, evli, sekiz çocuk, dört torun sahibi olan Mahzuni Şerif 60'lı yaşlarında Almanya'nın Köln şehrinde vefat etti. Vefat ettiğinde, DGM'deki davası henüz sonuçlanmamıştı.

Mezarı şu an son ikametgahı olan Hacı Bektaş Veli Külliyesi'nin yakınındaki Çilehane adı verilen bölgededir.

Besteleri

Dom Dom Kurşunu

Yedin Beni

Yuh Yuh

Fadimem

Gül Yüzlüm

Ciğerparem

Merdo

Dostum Dostum

 Han sarhoş Hancı sarhoş

Çeşmi Siyahım

Yalan Dünya

Ağlasam mı?

Abur Cubur Adam

Katil Amerika

Ekmek Kölesi

Aşık Mahzuni'nin 453 plağı, 50 kasedi ve yayınlanmış 9 adet kitabı bulunuyor. Ayrıca TRT tarafından çekilmiş 2 adet belgeseli bulunmaktadır.

Pazartesi, 22 Mayıs 2017 15:28

Arif Sami Toker

arif sami tokerArif Sami Toker, (d. 1926 Gelibolu ö. 27 Nisan 1997 İstanbul)

Türk bestekar.

Arif Sami Toker kimdir, Arif Sami Toker, 14 Nisan 1926 tarihinde Gelibolu`da doğmuştur. Daha sonra İstanbul’la taşınan babası Şükrü Bey, annesi Hanife Nimet hanımla beraber çocukluğu ve gençliği İstanbul`da geçen sanatçının çok genç yaşta, bestekâr Sadettin Kaynak ve Hafız Kemal Batanay ile musiki dersleri aldı. Üsküdar Musiki Cemiyeti ‘e kaydoldu ve Emin Ongan`ın derslerini takip ederek musiki bilgisini geliştirdi. Ortaokulu İstanbul’da okudu.

16 yaşındayken, 1942 yılında yapılan İstanbul Konservatuarı Türk Müziği İcra Heyeti imtihanını kazanarak göreve başladı. Bu görev kendine Dr. Suphi Ezgi ve Sadettin Arel gibi musiki bilginlerinle tanışma fırsatını buldu ve bunların talebesi oldu. Nazari bilgisini en üst seviyeye getirdi.

Ticaret Lisesi yerine Konservatuvarı tercih ettiği için öğrenimi yarım kaldı ve askerliğini er olarak bando bölüğünde yaptı. Burada batı müziği enstrümanlarını tanıma fırsatı buldu.

1945 yılında İstanbul Tepebaşı Gazinosu’nda ilk defa sahneye çıkarak sahne hayatına başladı. Nihavent Makamında birçok şarkı besteledi.

1950 yılında İstanbul Radyosu ‘nda amatör sanatçı olarak göreve başladı. Daha sonra İstanbul Radyosu Türk Musikisi Şubesine kadrolu olarak göreve devam etti.

1952turnelerine çıktı ve 30 turne yaparak rekor kırdı.

1954 yılında İzmir Radyosu Müzik Yayınları Şefliği görevine atandı ve bu görevi 4 yıl sürdürdü. İzmir Türk Musiki Derneği ‘nin başkanlığını da yaptı.

Arif Sami Toker’in eskimeyen bir sesi, şahane bir icra tarzı vardı. Türk Musikisinde en çok bestesi bulunan bestecilerimizden biridir. Nazari ve nota bilgisi en üst düzeydeydi.

Bestekar Arif Sami Toker ve eşi Sevim Toker, 1987 yılında Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası için bir marş hazırlamıştır.1946 yılında Meliha hanımla evlendi ve bu evlilikten çocukları olmadı. Daha sonra bir iki evlilik daha yaptı, en son Sevim Toker hanım ile evliydi.

Arif Sami Toker, 27 Nisan 1997tarihinde İstanbul’da yoksulluk içinde Balıklı Rum Hastanesi’nde kalp yetmezliğinden hayatını kaybetti.

Eserlerinden Bazıları:

Pazartesi, 22 Mayıs 2017 15:25

Ali Mamaraşlı

Ali MamaraşlıAli Mamaraşlı  (D-Malatya………../Ö,2006)

Türk Halk Müziği Ve Arabeske Eserler Vermiş Söz Yazarıdır

Müslüm Gürses-Benim Meselem

İbrahim Tatlıses-Yetiş Ya Muhammed

Mahsun Kırmızıgül-Le Daye

Bülent Serttaş-Gurbet Türküsü

Azer Bülbül-Başımıza Gelene Bak

Hatırası Var-Kibariye

Yusuf Harputlu-Sen Akıllı Ben Delice

Selam-Güler Işık

Özlem Özdil-Dağlar Bizim Dağlarımız.

Yıldızlar Kayboldu O Günde Sonra-Oğuz Yılmaz

Ayrıca Mehmet Aslanla Bir Çok Çalışması Vardır.

Pazartesi, 22 Mayıs 2017 15:20

Ali Ekber Çiçek

Ali Ekber ÇiçekAli Ekber Çiçek (1935  /  27 Nisan 2006

Erzincan’ın Ulular Köyü’nde 1935’te doğan Ali Ekber Çiçek, babasını 1939 Erzincan depreminde yitirdi. Çok küçük yaşlarda rençberlik yapmaya başlayan Çiçek, bu arada bağlama çalmayı öğrendi. İlkokuldan sonra öğrenimini sürdüremeyen Çiçek, 1961 yılında İstanbul Radyosu’na ses ve bağlama sanatçısı olarak girdi. Sanat yaşamı boyunca 400’den fazla türküyü derleyip Türk Halk Müziği’ne kazandıran Çiçek, halk müziğini geniş kitlelere ulaştırarak unutulmazlar arasına girdi.

Türk Halk Müziği’nin yaşayan en önemli isimlerinden Ali Ekber Çiçek, 71 yaşında İstanbul’da vefat etti. Sanatçının cenazesi, bugün Balıkesir’in Edremit İlçesi’nde toprağa verilecek.

Bugün dillerden düşmeyen, pek çok sanatçının repertuvarına almak istediği "Haydar Haydar", "Gönül Gel Seninle Muhabbet Edelim", "Derdim Çoktur Hangisine Yanayım" gibi birçok türkü, Ali Ekber çiçek sayesinde halk müziğinin klasikleri arasına girdi. Yine klasikler arasındaki "El Vurup Yaremi İncitme Tabip" ve "Yolumuz Gurbete Düştü" gibi birçok türküyü de Ali Ekber Çiçek derledi.

Hayatı 2003 yılında "Cahilden Uzak Dur, Kemale Yakın" adlı belgesele konu olan Ali Ekber Çiçek, "Türküyle siyaset yapılmaz" diyerek, müziği siyaset aracı haline getirenleri eleştirdi. Sanatçı "Ben hiçbir zaman dini de, siyaseti de müziğime alet etmedim. Hiçbir insanı ayırmadım. Bize böyle öğretildi, biz böyle bildik" görüşündeydi.

Çiçek, Türk Halk Müziği’nin bugününü değerlendirirken geçmişte üretilen eserlere saygı gösterilmediğinden yakınırdı. Çiçek, bir röportajında "Türk Halk Müziği tekrar popüler oldu, ancak ben bu gelişmeyi hazırcılığa bağlıyorum. Şimdi şöhret olmuş kişiler benim 40-50 yıl önce yazdığım parçalardaki ezgilerin üzerine güfte yapıp söylüyorlar. Bir de bu okuduğum parçalarda leyleği kuşa çevirerek okuyorlar" demişti.

Çiçek tarafından derlenen türküler

Bir Güzeli Methedeyim

Çoktan Beri Yollarını Gözlerim

El Vurup Yaremi İncitme Tabib

Gönül Gel Varalım Gülşen bağına

Şepke’nin Kavakları

Yolumuz Gurbete Düştü

Çiçek’ten derlenen türküler

Ondört Bin Yıl Gezdim Pervanelikte(Haydar Haydar)

Böyle İkrarınan Böyle Yolunan

Bunca Olan Emeğimi

Derdim Çoktur Hangisine Yanayım

Ey Erenler Akıl Fikir Eyleyin

Gönül Gel Seninle Muhabbet Edelim

Gurbet Elde Bir Hal Geldi Başıma

Gurbet Elde Yadellerin Derdini

Gül Yüzlü Sevdiğim

Hazin Hazin Esen Seher Yelleri

İsmini Sevdiğim Saadetli Dostum

Nasıl Yar Diyeyim Ben Böyle Yare

Pazartesi, 22 Mayıs 2017 09:18

Alaaddin Şensoy

ALAADDİN ŞENSOYAlaaddin Şensoy  (1932 / 17.Şubat.1997)

 

1932 Yılında İzmir 'de dünyaya geldi. Ailesi ile birlikte 1938 Yılında Bergama 'Ya Yerleşti. İlkokulu Ve Ortaokulu Bergama 'da Okudu Ve Lise Tahsilini Tamamlayamadı. Ayhan Şensoy İle Evlendi Ve Bu Evlilikten Süleyman Adında Oğlu Oldu. 1952 Yılında İzmir Radyosu 'nun açtığı sınava girdi ve kazandı. İzmir Radyosu 'nda çalışmaya başladı. Burda Mehmet Kasabalı, Necdet Varol ve Cüneyt Orhon gibi kıymetli hocalarla tanıştı. Bu hocalardan nota, usul, solfej ve makam dersleri aldı. 1960 Yılında plak doldurmak için İstanbul 'a gitti. İstanbul Radyosu 'na müracaat etti ve müracaatı kabul edildi.

Önce Batı Müziği, sonra da Türk Musikisi diskotek şefiği yaptı. 1967 Yılında İstanbul Radyosu 'ndaki memuriyetinden istifa etti.Serbest çalışma hayatına başlayan Şensoy, radyo yayınlarında solistlik yapmaya devam etti.

1960 Yılında ise bestekarlık hayatına başladı. Klasik Türk müziğinin 20 yüzyıldaki önemli bestecisi ve ses sanatçısı Alaeddin Şensoy 'un "1960 - 1974 Kayıtları" adıyla albümü yayınlandı, sanatçı tarafından betelenmiş birçok eserin yanında diğer bestekarların eserleriyle bazı halk türküleri de yer aldı. Ses sanatçısı ve bestekar olarak yaşamını sürdürdü. Bir çoktaş plak ve long play dolduran sanatçı, en son YKB kültür yayınlarında albüm yaptı.17.Şubat.1997 tarihinde vefat etti.

Pazartesi, 22 Mayıs 2017 09:12

Ahmet Üstün

ahmet üstünAhmet Üstün  (1925 / 19 Şubat 1988)

Ses sanatçısı, bestekar ve film oyuncusu.

Ahmet Üstün, 1925 yılında dünyaya gelmiş ve 19 Şubat 1988 tarihinde vefat etmiştir. Kabristanı Feriköy mezarlığındadır.1950'li yılların yıldızlarındandı. Bu yıllarda "Oğlum için" filminin müziğini yapmış, Estergon Kalesi filminde başrol ve İstanbul geceleri filmlerinde konuk oyuncu olarak oynamıştır.

Besteleri: Gel bu akşam erkence, Yıllar var ben onu hiç unutmadım ve Yaprakları göğsümde.

Müzeyyen Senar

Evinde kalırdım.Amerika'da birlikteydik. Çok yakın bir arkadaşlığımız oldu. Amerika'ya gittiğimde evinde kalırdım. Çok üzüldüm. Ne yapacağımı bilmiyorum. Şu an duygularımı anlatamayacak kadar üzgünüm, yıkıldım. Allah rahmet eylesin.

Gönül Yazar

Sesi çok güzeldi Necla İz, Ahmet Üstün ile evlendiği zaman kızlar ayılıp bayıldı. Çünkü bütün genç kızlar Ahmet Üstün'e hayrandı. Ben o dönem Bursa Setbaşı İlkokulu'nda öğrenciydim. Okula bile onlar evlendiği için gitmedim. Ben de Ahmet Üstün hayranıydım, ama onlar birbirlerine çok yakışmışlardı. Daha sonraki yıllarda kendisini çok sevdim. Amerika'dan geldiğinde arardı, çok güzel bir sesi vardı. Çok güzel şarkılar okurdu. Soprano bir sesi vardı.

Pazartesi, 22 Mayıs 2017 08:06

Ahmet Sezgin

Ahmet sezginAhmet Sezgin ( 1936 Bolu –9 Ağustos 2008, İstanbul)

Alınan bilgilere göre, bir süredir kolon kanseri tedavisi gören ve Bakırköy'deki evinde 72 yaşında vefat eden Sezgin'in cenazesi, yarın ikindi vakti Ataköy 5. Kısım Camisi'nde kılınacak namazın ardından toprağa verilecek.

İstanbul'da 1936 yılında doğan Sezgin, orta öğreniminden sonra 1954 yılında İstanbul Radyosu Yurttan Sesler Korosu'nu kurmak için açılan sınava girdi. Muzaffer Sarısözen, Mesut Cemil, Münir Nurettin Selçuk, Behçet Kemal Çağlar ve Halil Bedii Yönetken gibi önemli isimlerden oluşan jüri karşısına çıkan Sezgin, 935 kişi arasında birinci oldu.

Daha sonra radyoda nota solfej derslerine başlayan ve opera sanatçısı Aydın Gün'den diyafram dersleri alan Sezgin, 4 türküden oluşan 15 dakikalık radyo programlarına başladı.

Sezgin, hocası Muzaffer Sarısözen'in önerisiyle 1957-1963 yılları arasında Ankara Radyosu'nda canlı yayınlara katıldı. Çoğunlukla kendi derlediği türkülerden ve yurttan sesler repertuvarından türkü ve uzun havalar okuyan Sezgin, 1960 yılında ilk plağı olan ve kendi derlediği “Gele gele geldim bu kara taşa” uzun havasını okudu.

1963 yılında İstanbul sahnelerinde çalışmaya başlayan Ahmet Sezgin'in bundan sonraki yaşamı sahne çalışmaları, plaklar, Anadolu turneleri, yurt içi ve yurt dışı konserleri ile devam etti. 400'ün üzerinde kaset ve plak çalışması bulunan Sezgin'e, Yücel Paşmakçı, Hamdi Özbay, Tuncer İnan, Mehmet Erenler, Musa Eroğlu, Arif Sağ, Nida Tüfekçi ve Zafer Gündoğdu gibi saz sanatçıları eşlik etti. Orhan Gencebay'ın da kendisine 5 yıl sazıyla eşlik ettiği sanatçı, Gencebay'ın bestelerini plak yaparak konserlerinde okudu.

Türkiye'de 1964 yılında ilk arabesk şarkıyı, Suat Sayın'ın “Sevmek günah mı?” adlı eserini okuyan Sezgin, yine aynı yıl “Deryada bir salım yok” adlı Gencebay parçasına ilk playbacki yaptı.

Folklor ekibiyle sahne çalışmaları yapan “ilk sanatçı” olan ve bir dönem tiyatro müzikleri de hazırlayan Sezgin, Filiz Akın ile “Mirasyedi” ve Sezer Güvenirgil ile “Aşk yarası derindir” isimli 2 filmde rol aldı.

Çeşitli kurum ve kuruluşlarda 100'ün üzerinde ödülü ve altın plakları bulunan Ahmet Sezgin, derlediği 100'den fazla türkünün çoğunu TRT repertuvarına kazandırdı.

Sanatçının derlemesini yaparak TRT repertuvarına kazandırdığı bu türküler arasında, “Hastayım ben gelemem”, “Geldi düğün kınası”, “Küp içinde ayranım”, “Yeşillim”, “Gidin yare haber verin uçan kuşlar”, “Şemsiyemin ucu kara”, “Bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır”, “Turnam yükseklerden uçar”, “Kerpiç kerpiç üstüne kurdum binayı”, “Gele gele geldim bu kara taşa”, “Avcı vurmuş ceylanı”, “Entarine peş olam”, “Kız pınar başında testi doldurur”, “Asmanın tepesinde kuru üzüm olur mu?”, “Kara duta yaslandım”, “Gümüş telli sazım var” gibi pek çok eser yer aldı.

Bağlamadan başka yaylı ve mızraplı tambur, ud ve piyano çalan Sezgin, evli ve 4 çocuk babasıydı.

Pazartesi, 22 Mayıs 2017 08:04

Ahmet Kaya

AHMET KAYAAhmet Kaya (28 Ekim 1957)- (16.11.2000)

28 Ekim 1957 tarihinde Malatya’da doğdu. Altı yaşında babasının hediye ettiği bağlama ile tanıştı. İlkokulu Malatya'da okudu. Okuldan geri kalan zamanlarında plak ve kaset satan bir dükkanda çalışmaya başladı. Ailesinin geçim sıkıntısı çekmesi nedeniyle İstanbul Kocamustafapaşa'ya göç ettiler ve okulu bıraktı. İşportacılık ve çıraklık gibi çeşitli vasıfsız işlerde çalıştı. Birkaç arkadaşıyla birlikte Halk Birimleri Derneği'nin çalışmalarına katıldı. Çeşitli etkinliklerde bağlama çaldı.

1978 yılında Gelibolu'da askerlik yaptı. Askerlik dönüşü Gülten Kaya ile evlendi. 1982 yılında kızları Çiğdem doğdu. Ağlama Bebeğim albümünü 1985 yılında yayınladı. Gülten Hayaloğlu ile evlendi. 1986'da Şafak Türküsü albümü çıktı. Aynı yıl An Gelir albümünü yayınladı. 1987 yılında kızı Melis doğdu. Gülten Hayaloğlu ile evlendikten sonra kardeşi Yusuf Hayaloğlu’nun şiirleriyle tanıştı. Sözlerinin çoğunluğunun Yusuf Hayaloğlu'na ait olduğu Yorgun Demokrat albümü 1987 yılında yayınlandı. 1988 yılında Başkaldırıyorum’u çıkarttı. 1989 yılında sadece bağlama ve vokalin oluşturduğu konserlerinden bir derleme olan Resitaller-1'i yayınladı. Aynı yıl İyimser Bir Gül'ü yayınladı.

1990 yılında Resitaller-2 albümü çıktı. Aynı yılın Ekim ayında çeşitli şairlerin şiirlerinden oluşan Sevgi Duvarı isimli albümünü çıkarttı. Ardından Şarkılarım Dağlara albümünü çıkardı.

1990 yılında Tatar Ramazan ve 1992 yılında Tatar Ramazan Sürgünde filmlerinin müziğini yaptı. 1994 yılında prodüksiyonu'nu Gülten Kaya ve Yusuf Hayaloğlu'nun yaptığı, Kanal D'de yayınlanan ‘Ahmet Abi'nin Vapuru’ programını yaptı. Bu programa ülkücü işadamı Nihat Akgün'ün katılması ve işadamı Fadıl Akgündüz’ün sahibi olduğu JetPA'nın sponsorluğunu yapması sol çevreler tarafından eleştirildi. 16 Kasım 2000 tarihinde Paris’te öldü.

Pazartesi, 22 Mayıs 2017 02:47

Ahmet Gazi Ayhan

Ahmet Gazi AyhanAhmet Gazi Ayhan  (5 mart 1921 / 9 Şubat 1987)

5 mart 1921 yılında Kayseri’nin Endürlük köyünde doğmuştur. Babası Mehmet öldüğünde henüz 3 yaşında olan Ayhan, annesi Hanımın’ın köyü Akçakaya’da büyümüş ve ilkokul tahsilini Zencidere’de yapmıştır. Bu okulda kilise orgunu kendi kendine çalmayı öğrenerek orgtan çıkan ulvi sesten son derece haz duymuş ve bu durum onun ilk defa müzikle de tanışması olmuştur.

Ailenin tek çocuğu olan Ayhan, ilkokulda iken hem okumuş hem de üvey babasının bakkalında çalışmıştır. hayatının en acımasız ve zor yıllarını çocukluk yıllarında yaşayan Ayhan, 9-10 yaşlarındayken, komşuları olan Hacı Ömer Sabancı emmisinin onu da diğer büyükleri gibi çalışmaya Adana’ya göndermesiyle devam eder. Çırçır fabrikasında balya basarken, balyadan arasında sıkışır onu kimse fark edemez, kendine yol açarak balyadan kurtulmayı başaran Ayhan o telaşla ve korkuyla soluğu Kayseri de alır. Fırın çıraklığında, saat tamirciliğinde ve daha birçok işler dede çalışmış olan sanatçının asıl mesleğinin marangozluk olması kendi sazını kendisinin yapmasına da olanak sağlamıştır. Makine aksamında da anlayan sanatçının dikiş dikmeye kadar her türlü iş elinden gelirmiş II. cihan harbi dolayısıyla Kahramanmaraş ve Konya’da 4 sene askerlik yapan Ayhan bu sebepten dolayı Konya tavrının tüm türkülerini asılları kadar güzel söyler ve yorumlamıştır. Askerlik dönüşü demiryolları marangoz atölyesi’nde çalışmıştır.

Çok küçük yaşta tahta kaşığı at kılı bağlayarak saz çalmaya başlamış ve saz çalmayı ona öğreten hiç kimse olmamıştır bu büyük kabiliyeti babasın dan almış olan sanatçının annesi ise köyün mevlüt okuyucularındanmış. Kayseri türkülerini çok küçük yaşta ananesinden öğrenmiş ilk sazını amcası hediye etmiş babası çok güzel saz çalarmış onsuzda saz çalıp, zeybek oynayan babasının yeteneğini alan Ayhan “bunu yapamadın ama ben tek elimle saz çalıyorum” dermiş.

İnce sesleri zenginleştirmek için sazların göğsüne doğru perde koyarak sazın daha çok ses vermesini sağlayan Ahmet Gazi Ayhan müzik kabiliyetini yüksek bir saz virtüözüymüş. Aynı zamanda şair olan sanatçı saatlerce saz şairiyle karşılıklı atışırmış hazır cevap nüktedan bir yapısı olan Ayhan irticaları hicivli şiirler ve besteler yapmıştır. 1944 yılında Ankara radyosunun açmış olduğu stajyer sanatçı imtihanına arkadaşlarının “bu sınavı sen kazanamazsın” iddiasıyla girmeye karar vermiştir 1950 senesinde serbest çalışmak için Ankara radyosu’ndan ayrılmış ve 1954 yılında da geri dönmüştür.

Kendisi gibi TRT sanatcısı olan  Muhterem Hanımefendi Yıldız Ayhan ile izdivaç yapan Ahmet Gazi Ayhan'ın Türküleri gül'e aşık bülbül misali  icracı olarak  Eşi Hanımefendi'de Hayat bulmuştur.

Türk Halk Müziği’nde pek çok derlemeler yapmıştır. Kayseri’ye, Akçakoca’ya, bahçesine, Erciyes Dağına ve avcılığa tutkun olan Ahmet Gazi Ayhan her zaman oranın özlemlerini ve hasretini çekmiştir. Unutmadığı pek çok anılarını köy sohbetlerine mahsus havasıyla anlatır ve dinleyicileri kendine hayran bırakmış.

9 Şubat 1987 yılında hayata gözlerini yuman Ahmet Gazi Ayhan Zincirli kuyu mezarlığına defnedilmiştir.

Sayfa 34 / 36