besteciler
Ahmet Özden
Ahmet Özden; Müzik Prodüktörü, Pop Müzik Yarışmaları Danışmanı.
Kenan Doğulu, Nükhet Duru, Aşkın Nur Yengi, Sibel Can, Seda Sayan, Petek Dinçöz, Bendeniz, Çelik gibi birçok şarkıcının albümlerinin yapımcılığını, müzikal düzenlemelerini yapan Ahmet Özden, 1970 yılında İstanbul'da doğdu.
İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Piyano Bölümü'nü bitirdi. Kompozisyon yüksek lisansı yaptı. Salzburg Mozart Academy'de piyano eğitimine devam etti.
Halen müzik yapımcılığını sürdüren Ahmet Özden, pop müzik yarışmalarında danışmanlık da yapıyor.
Ahmet Koç
Ahmet Koç: Ülkemizin önde gelen bağlama sanatçılarından biri olan Ahmet Koç,aynı zamanda Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı bulunan İstanbul Devlet Modern Folk müzik topluluğunda bağlama sanatçısı ve aranjör olarak çalışmalarını sürdürmektedir.
Sanatçı 1979 yılında girdiği İ.T.Ü. Türk Müziği Devlet konservatuarında 11 yıl eğitim aldı,ve çok erken yaşlarda sahne çalışmalarına eşlikçi olarak devam etti.1995 yılında bir çok albümün dışında ,enstrumantal olarak hazırladığı “7 KARANFİL” adlı albüm satış rekorlarına imza atınca,hemen arkasından kendi adına yayınladığı “YEDİVEREN/ANADOLU” albümü müzik marketlerde yerini aldı..1997’de Eurovision’a sanatçı Şebnem Paker ile bir Levent Çoker bestesi olan DİNLE adlı şarkı ile katılıp ülkemizi temsil ederek,o güne kadar en iyi derece olan 3.’lük çok büyük yankı uyandırdı.Eurovision’dan kısa süre sonra “YOL TÜRKÜLERİ” albümünü yayınlayan sanatçı,artık raflarda kendine özel bir yer edinmişti bile..Bu çalışmalarını sağlam bir müzikal çizgiye oturtan Ahmet Koç,asıl patlamasını sazın sınırlarını zorlayan ve herkesi şoke eden “PARADOKS” albümü ile gerçekleştirdi.Milli enstrumanımız bağlama ile yorumladığı yabancı şarkılar, bağlama ile her şeyin çalınabileceğini göstererek bir ilke imza attı.
Daha sonra 2006 yılında 2 cd olarak yayınlanan “SAĞANAK” albümü hem yerli hem de yabancı şarkılardan oluşuyordu.Ve bu albüm de “PARADOKS” kadar ilgi gördü..Bu arada müzik televizyonu KRAL TV’de 26 hafta süren “SAĞANAK” adlı bir canlı performans programı hazırlayıp sunan Ahmet Koç,Sinan Çetin’in yazıp yönettiği “MUTLU OL,BU BİR EMİRDİR” adlı kısa film de başrol oyuncusu olarak yer aldı,ve canlı performanslarıyla büyük övgü aldı.Konserlerin ardından 2007’de “SÖZÜN BİTTİĞİ YER” adlı albümle çalışmalarını sürdüren sanatçı, bu albümün ardından,son 4 albümünü içeren ,ve içinde akorların ve notaların da bulunduğu “KOLEKSİYON” adlı albümü piyasaya sürüldü..Kapak tasarımıyla da büyük beğeni toplayan bu albümden sonra,TRT müzik kanalında 26 hafta süren “SÖZÜN BİTTİĞİ YER” adlı performans programını hazırlayıp sundu.Bu arada konserleriyle devam ettirdiği müzik yaşantısına ,albüm çalışması olarak ara veren sanatçı,’artık farklı bir şey yapmalıyım’ mantığıyla oluşturduğu 2012 yapımı “RENKLİ-TÜRKÇE” adlı düet albümüyle tekrar dinleyici karşısına çıktı. Kibariye,gripin,göksel,betül demir gibi sanatçı arkadaşlarıyla oluşturduğu albüm de düetlerin yanı sıra,yine kendi çizgisinde oluşturduğu enstrumantal şarkılara da yer verdi.
Sanatçı Ahmet Koç, Türkiye’de 1610 üyesi bulunan ve kendi alanın da tek yorumcu meslek birliği olan, Müzik Yorumcuları Meslek Birliği (MÜYORBİR)’in Yönetim Kurulu Başkanlığını 2 dönemdir sürdürmektedir.
Ahmet Demir
Ahmet Demir 1944 Yılında Ş.Urfa´nın Birecik ilçesinde doğdu. Birecik´te 3. sınıfa kadar okuyup, daha sonra Adana İnkilap İlkokulu´nu dışardan bitirdi. Kendircilik, çaycılık, tornacılık gibi çeşitli işlerde çalıştıktan sonra askere gitti. (1964) Askerliğini Manisa 57. Tümen Orduevinde ses sanatçısı olarak yaptı. Askerlik sonrasında Adana´ya dönen Ahmet Demir, bir süre sonra ise sanatsal nedenle İstanbul´a gitse de daha sonra yeniden Adana´ya döndü. İstanbul´a gitti. Evli ve iki çocuk babası olan Ahmet Demir, sanatçı olarak emekli olup müzik çalışmalarıyla birlikte yaşamını Adana´da sürdürmektedir.
Küçük yaşlardan beri müziğe tutkulu olan Ahmet Demir, Birecik´te tanınmaya başladı. Bu tanınma sonucudur ki, Fahri Kayahan´ın 1960-1961 yıllarında Birecik´te verdiği konsere halkın isteği üzerine davet edilip, 11 yaşında bestelediği “Geze Geze Yüreğime Dert Oldu” adlı barak mayasını Fahri Kayahan tamburu eşliğinde okuduğunda büyük beğeni aldı ve daha sonra da Birecik´e gelen konserlerde halk tarafından hep sahnede yer alması istendi. 1962 yılında sanatını ilerletmek için Adana´ya gelerek, Adana Radyosu´nda “Çukurova´dan Sesler”i yöneten Selahattin Sarıkaya´dan makam ve usül dersleri aldı. Daha sonra,”Çukurova´dan Sesler”in Adana Belediyesi Şehir Tiyatrosu salonunda gerçekleştirilen bir konserde sahne aldı. 1962-1964yılları arasında beste çalışmalarını yürüten Ahmet Demir, askerlik sonrası İstanbul´a gittiğinde bestesi olan “Geze Geze Yüreğime Dert Oldu” adlı mayayı Palandöken Plak´a okudu. Daha sonra Silvan Plak´a üç, Arfon Plak´a üç, Türküfon Plak´a iki, Odeon Plak´a iki, Şah ve Diba Plak´a 5 plak olmak üzere toplam olarak 16 plak okuduktan sonra İstanbul´dan başlayıp Siirt´te sona eren konserleriyle adından söz ettirdi. On kadar kaset de yapan sanatçı, daha sonra yine yurt içi turnelerini sürdürerek, okuduğu plakların sayısını 53´e çıkardı. Bugüne kadar 53 plak ve 10 tane de kaset yaptım. Başrolünü Perihan Savaş ve Yıldırım Gencer´in oynadığı “Kanlı Değirmen” ve “Pınarcık” adlı filmlerin türkülerini okuyan Demir´in hu güne kadar türkü, barak, arabesk vb. dallarda yüz kadar bestesi bulunmaktadır. 1970-1980 arası Edirne´den Van´a, Trabzon´dan Adana´ya kadar Türkiye´nin her köşesinde konserler veren; gazino, konser, turne, plak, gibi çeşitli sahne ve müzik çalışmalarını dolu dolu bir şekilde sürdüren Ahmet Demir; Adana, İstanbul, Bursa, Samsun, Manisa, Eskişehir, Edirne, Gaziantep ve Mersin gibi illerin pavyonlarında da bir dönem çalıştan Ahmet Demir MSG Asıl Üyesidir.
Adnan Ergil
Adnan Ergil 1961 yılında Ankara'da doğdu. Türkiye'nin bir çok ünlü gurubunda çalıştı. Bir çok sanatçının çalışmalarında besteci, aranjör ve söz yazarı olarak görev aldı. Türk Folk Müziği'ne gönül verenlerdendir. Müzik çalışmalarının yanı sıra mesleği olan mimarlığa da devam etti.
POSTACI-Seyfettin Sucu-Söz Müzik-Yılmaz Tatlıses
Ziya Taşkent
Ziya Taşkent (d. 1932, Adapazarı – ö. 17 Ağustos 1999, Çiftlikköy). Türk sanat müziği bestekârı, solist.
Liseden mezun olduktan sonra, üniversitede bir yıl hukuk okudu. 1953 yılında Ankara Radyosu'nda başlayan sanat hayatını daha sonra Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT) çatısı altında, kesintisiz 45 yıl solist, hoca, besteci ve şef olarak sürdürdü. 1998 yılında, Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Taşkent'e Devlet Sanatçısı unvanı verildi.
17 Ağustos Marmara depreminde ses sanatçısı eşi Ulviye Taşkent, kızı Rengin Dalmanoğlu, torunları Ece ve Efe Dalmanoğlu ile birlikte Yalova'nın Çiftlikköy ilçesinde yaşamını yitirdi. Taşkent'in cenazesi Kocatepe Camisi'nde düzenlenen törenin ardından Cebeci Asri Mezarlığı'nda toprağa verildi.
Zeki Müren
Zeki Müren (6 Aralık 1931 / 24 Eylül 1996 Çarşamba )
6 Aralık 1931 tarihinde Bursa’da doğdu. Bursa'da başladığı orta öğrenimini İstanbul'da Boğaziçi Lisesi'nde tamamladı. İstanbul'da Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nin Yüksek Süsleme Bölümü Sabih Gözen atölyesinden mezun oldu. Desen çalışmalarını öğrencilik yıllarından başlayarak pekçok kez sergiledi.
Zeki Müren, Bursa'da tamburi İzzet Gerçeker'den aldığı solfej ve usul dersleriyle musiki bilgileri öğrenmeye başladı. 1949'da, Boğaziçi Lisesi'nde okurken Agopos Efendi (sinema yönetmeni ve senaryo yazan Arşavir Alyanak'ın babası) ile udi Kirkor'dan aldığı derslerle de musiki eğitimini sürdü. Daha sonra, fasıl musikisini iyi bilen ve geniş bir repertuvarı olan Şerif İçli'den çeşitli eserler meşk etti; Refik Fersan'dan, Sadi Işılay'dan, Kadri Şençalar'dan yararlandı.
1950'de sınavla İstanbul Radyosu'na girdi. İstanbul Radyosu’nda 1951'de, canlı olarak yayımlanan bir programda ilk radyo konserini verdi ve bu konseri çok beğenildi. Bundan sonra Türkiye radyolarında düzenli olarak okumaya başladı. Radyo programları on beş yıl sürdü, bunların çoğu canlı yayın programlarıydı. Müren bundan sonra kendini daha çok sahne ve plak çalışmalarına verdi.
Zeki Müren 600'ü aşkın plak, kaset, CD doldurdu. Plağa okuduğu ilk şarkı Şükrü Tunar'ın "Bir muhabbet kuşu" güfteli şarkısıdır. Müren 1955'te, "Manolyam" adlı şarkısıyla Türkiye'de ilk kez verilen Altın Plak Ödülü'nü kazandı. Zeki Müren Türkiye'de en çok konser veren ses sanatçısıdır. Bir yılda yüz konser verdiği dönemler olmuştur.
İki yüz dolayında şarkı besteledi. On yedi yaşındayken bestelediği "Zehretme hayatı bana cânânım" mısraıyla başlayan acemkürdi şarkı bestelediği ilk şarkıdır. "Şimdi uzaklardasın gönül hicranla doldu" (suzinâk), "Manolyam" (kürdilihicazkâr), "Bir demet yasemen" (nihavend), "Gözlerinin içine başka hayal girmesin" (nihavend) güfteli şarkıları sık sık okunan, en sevilen şarkılarıdır.
Zeki Müren 1954'te Beklenen Şarkı adlı filmde sinema oyunculuğuna başladı. Büyük bir ticari başarı kazanan bu filmden sonra şarkılarının çoğunu kendisinin bestelediği on sekiz filmde daha oynadı. 1955'te de Arena Tiyatrosu'nca sahneye koyulan Çay ve Sempati adlı oyunda da baş roldeki oyuncuydu. Ayrıca 'Bıldırcın Yağmuru' isimli bir şiir kitabı da vardır.
Zeki Müren kalp rahatsızlığı ve şeker hastalığı yüzünden 1980'den sonra sahne hayatından ve musikiden uzaklaştı. Bodrum'daki evine kapandı, münzevi bir hayat yaşadı. 24 Eylül 1996 Çarşamba günü, TRT İzmir Televizyonu'nda kendisi için düzenlenen tören sırasında geçirdiği kalp krizi sonucu öldü. Mezarı, doğum yeri olan Bursa'da Emir Sultan Mezarlığındadır.
Zeki Duygulu
Zeki Duygulu (1903 - 1974) Ud sanatçısı, besteci.
Beyrut'ta doğdu.İstanköylü Rüsumat Memuru Fethi Bey’in oğludur.
Babası Trablusgarp ’ta İtalyanlara esir düşünce İzmir ‘e taşındılar.
Aydın Sultanisi'nde öğrenimini yaparken, gönüllü olarak Kurtuluş Savaşı'na katıldı.
1925 yılında Fahrettin Altay’ın Süvari Kolordusu’nda müzik öğretmenliği yaptı.
1935 yılında Kıdemli Yüzbaşı iken ordudan istifa etti.
1928 yılında Atatürk tarafından “Mülazım” rütbesi ve kırmızı İstiklal Madalyası ile ödüllendirildi.
Şiirler yazdı, yazdığı şiirlerini besteledi.
1938 yılında Hamiyet Hanım'la evlendi. Bu evlilikten dört çocuğu oldu.
İkinci Dünya savaşı'nın sonuna kadar Muğla Milli Emlak Müdürlüğü görevini yürüttü.
Savaş sonunda görevinden ayrılarak İstanbul'a yerleşti.
Zeki Duygulu, 13.03.1974 günü İstanbul’da yaşama veda etti.
Besteleri
Karakolda ayna var kız kolunda damga var (Hicaz)
Selam vermeden gelip geçersin (Uşşak)
Ayrıldı gönül şimdi yine bir tek eşinden (Nihavend)
Ben yaralı ceylanım, yaralı ceylan (Rast)
Dereler çağlar oldu gözlerim ağlar oldu
Derbeder bir aşıkım yurdum evim viranedir (Kürdîlihicâzkâr)
Hem cemalin gösterip çekmek olur mu kendini (Hüseynî)
Kervanim geçmiyor kardan içerim yanıyor nardan
Mahmur bakışlı dilberim (Karabiberim) (Hicaz)
Sevda öyle müşkül ki onu çekenler bilir (Uşşak)
Zekeriya Bozdağ
Zekeriya Bozdağ (1930–23 Ocak 1985) Kayseri/Bünyan
On dokuz yaşında Nevşehir’in Hacıbektaş ilçesi’nden Meliha Hanım’la evlenen Zekeriya Bozdağ, saza çok küçük yaşlarda başlayıp, kısa sürede yöre düğün ve eğlencelerinin aranan ismi oldu. Kıvrak ve duygulu sazı, içli ve dokunaklı sesi ile dönemin bilinen ve sevilen Orta Anadolu Türküleri’ni yorumladığı 45’lik plaklarının önemli satış rakamlarına ulaşması, şöhretin yanında gurbeti de beraberinde getirdi ve sanatçı ömrünün sonuna kadar kalacağı Ankara’ya yerleşti. Ankara’da bir taraftan düğün salonlarında ve gazinolarda, diğer taraftan ülke genelinde konserlerine devam ederken, yöresel özellik gösteren sanatçılara ayrı bir önem veren Muzaffer Sarısözen’in dikkatini çekti ve TRT Ankara Radyosu’nun akitli (kaşeli) sanatçıları arasında yer aldı. Ayda iki kere 15’er dakikalık sürelerle sınırı› “bir solist” programında okuduğu türküler Zekeriya Bozdağ’ın tüm yurtta tanınmasını sağladı. Büyük şehir ve gazino ortamı, Bayram Aracı başta olmak üzere dönemin popüler diğer ses ve saz sanatçılarında olduğu gibi, Zekeriya Bozdağ’da da yeni arayışlara yol açarak, zamanın, ortamın ve şartların gerektirdiği tarzda yeni besteler yapmaya âdeta mecbur etti. Sözleri günümüz ünlü şairlerinden Abdurrahim Karakoç’a ait “Unutmak kolay mı deme Unutursun Mihribanım Oğlun kızın olsun hele Unutursun Mihribanım” adlı türkü Zekeriya Bozdağ’ın ilk bestelerindendir. TRT Repertuarında kendisinden derlenen “Ben Giderken Ekinleri Göğüdü” adlı Kayseri türküsü ve Orta Anadolu yöresinin en yaygın uzun havalarından biri olan “Küçükten Görmedim Ana Kucağı” ve “Atım Kalk Gidelim Harap haneden” adlı bozlaklar dışında türkü olmaması, Zekeriya Bozdağ’ın dağarcığında yöre türkülerinin bulunmadığı ve kendisinin kaynak kişi olma özelliğinin olmadığı anlamına gelmiyor. Notaya alınmayı bekleyen 45’lik plaklarda kalmış kendisinin derlediği ya da kaynak kişi olarak ilk defa okuduğu çok sayıda Kayseri türküsü olduğunu biliyoruz. Zekeriya Bozdağ 1965-1980 yılları arasında, özellikle Orta Anadolu Türküleri’ni okuduğu 45’lik plakları en çok satan sanatçılardan biri olarak, dönemin hemen hemen tek şöhret aracı olan devlet radyosu imkânlarından ziyade, piyasa şartlarında şöhret olmuş bir sanatçıdır. Özel repertuarında daha çok Ankara türküsünün bulunması, bir dönem saz çalıp türkü söyleyen herkesin hayranlık duyduğu Ankaralı usta sanatçı Bayram Aracı’nın etkisine bağlanabilir. Vefatından yaklaşık on yıl kadar önce gittiği hac dönüşü profesyonel müzik hayatını noktalayarak, bir daha eline almamak üzere sazını duvara asan Zekeriya Bozdağ, solo bağlama ile çalıp okuyan sanatçılar kuşağının önemli isimlerinden biridir.