besteciler
Necdet Tokatlıoğlu
Necdet Tokatlıoğlu ( 30.01.1933 / 27 Eylül 2008)
30 Ocak 1933 tarihinde İzmir'de doğdu. Müziğe, 1948 yılında, İzmir Türk Musıkisi Cemiyeti’nde başladı. Burada Ahmet Aksoy ve İlyas Tonguç’dan yararlandı. 1951 yılında Mehmet Kasabalı’dan ud ve nota dersleri almaya başladı. 1952 yılında, İzmir Radyosu’na girdi. 1954 yılında Ankara Radyosu’nda hem ud hem de ses sanatçısı olarak çalışmaya başladı. Ankara Radyosu’nda Fahri Kopuz, Ruşen Kam, Suphi Ziya Özbekkan’dan nazariyat, Refik Ahmet Sevengil’den edebiyat, Mesude Çağlayan ve Saadet İkesus’dan şan dersleri aldı. 7 Ekim 1960 tarihinde, Ankara Radyosu Müzik Yayınları Müdürü oldu. 1961 yılı Aralık ayında ise solistlik görevine geri döndü. Kendi isteğiyle emekliye ayrıldığı 1981 yılına kadar radyoda solist, korist ve program şefi olarak görev yaptı.
Ankara Radyosu’nda iken; 1968 yılında Mısır ve Tunus, 1969 yılında İran, Pakistan, Bangladeş ve Irak, 1972 yılında Mısır, Tunus ve Cezayir’de konserler verdi. 1979 yılında, “Libya Destanı”nı besteledi ve Libya’da konser verdi. 1980 yılında, Libya Devrimi’nin yıldönümü nedeniyle, Libya Devlet Başkanı Muammer Kaddafi’nin daveti ile tekrar Libya’da konser verdi. 1983 yılında, cumhuriyetin 60. yıl kutlamaları için Türk Federasyonu’nun daveti ile ABD’nin New York Hilton Oteli’nde yapılan baloya katıldı. 1988 yılında, istek üzerine yine ABD’de New York ve New Jersey’de konserler verdi.
İlk bestesi, “Gördüm O Yeşil Gözleri Bir Lahzada Yandım” mısrasıyla başlayan, Kürdili Hicazkar şarkıdır. Sanatçı kendi bestelerinden oluşan 5 adet LP ve pek çok 45 devirli plak doldurdu. 95 kadar bestesinden 68 tanesi, TRT Repertuarı’ndadır. Sanatçı, 1975 ve 1983 yılları arasında, Milliyet gazetesi tarafından düzenlenen yılın şarkısı anketlerinde, pek çok kere ödüle layık görüldü.
Uzun süre, İstanbul Musıki ve Kültür Derneği TSM Korosu’nun şefliğini yaptı. Son yıllarında İstanbul Koç Allianz Korosu'nu ve Kabataş Necdet Tokatlıoğlu Musiki Derneği Korosu'nu çalıştırmaktaydı. 27 Eylül 2008 tarihinde İstanbul'da vefat etti.
Müzeyyen Senar
Müzeyyen Senar (1919 / 31 Temmuz 2012)
1919 yılında Bursa'da doğdu. Müzik eğitimine Anadolu Musiki Cemiyeti'nde, kemençe üstadı Kemal Niyazi Seyhun Bey ve udi Hayriye Hanım gözetiminde başladı. Ünü yayıldıkça Sadettin Kaynak, Selahattin Pınar, Lem'i Atlı, Mustafa Nafiz Irmak gibi devrin önemli üstadları da ona dersler verdi.
Kemal Niyazi Bey ve Hayriye Hanım'ın desteğiyle İstanbul Radyosu'nda şarkı söylemeye başladı. Perşembe günleri ilgiyle izlenen bu programla geniş kitlelere adını duyurdu. 10. Yıl Belvü Gazinosu'nun sahibi İbrahim Dervişzâde'den sahne teklifi aldı. Gazinonun 1933 yılının yaz sezonunun yıldızlar programına katıldı. Sonraki yıllarda İstanbul'un başka gazinolarında sahne aldı.
Yeteneği, Cumhuriyet'in kurucusu Atatürk'ün de ilgisini çekti. Sanatçı birçok kez onun huzurunda şarkı okudu.
1938 yılında Ankara Radyosu'nun ilk yayınlarına katıldı. 1941 yılına kadar radyo aracılığıyla dinleyicileriyle buluşmayı sürdürdü.
Türkiye'nin ünlü gazinolarında sahneye çıktı. Plak çalışmalarıyla yaptı. Son sahne konserlerini 1983 yılında İstanbul Bebek Gazinosu'nda verdi. Bu tarihten sonra yalnızca özel toplantılarda şarkı söyledi.
Devlet Sanatçısı seçildi.
8 Şubat 2015
Müzeyyen Senar ,sabah 07.30 vefat etti
Türk Sanat Müziği sanatçısı Müzeyyen Senar, tedavi altında tutulduğu Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde hayatını kaybetti.
Müslüm Gürses
Müslüm Gürses (Müslüm Akbaş)-( 7 Mayıs 1953 / 3 Mart 2013)
7 Mayıs 1953 tarihinde Şanlıurfa'nın Halfeti ilçesinin Fıstıközü köyünde doğdu. Üç yaşındayken ailesi Adana'ya göç etti. İlkokulu bitirdi. 14 yaşında Adana Aile Çay Bahçesi’nde düzenlenen yarışmaya katıldı ve birinci oldu. 1967 yılından TRT Çukurova Radyosu'nda türküler söyledi. Soyadını 'Gürses' olarak değiştirdi. 1968 yılında plak çıkarmak için İstanbul’a geldi. Emmioğlu/Ovada Taşa Basma isimli plağı, üç yüz bin satış yaptı. Sarıkaya Plak ile 2 adet 45'lik Plak yaptı: 'Giyin Kuşan Selvi Boylum/Hayatımı Sen Mahvettin' ile 'Gitme Gel Gel/Haram Aşk'. Daha sonra 1969 yılında yine İstanbul'da Palandöken firması ile 'Sevda Yüklü Kervanlar/Vurma Güzel Vurma' isimli 45'lik plağı çıktı. Bu plak tam 300 bin adet sattı.
Bu plaktan sonra askerliğini yaptı. Tekrar İstanbul'a geldi. Aynı firmada plaklarını çıkarmaya devam etti. Palandöken firması ile 13, Bestefon firmasıyla 4, Hülya Plak ile 15 ve Çın Çın Plak ile tam 2 adet 45'lik plak yaptı. 1979 yılında ilk defa İsyankar filmiyle kamera karşısına geçti. Sinema oyuncusu Muhterem Nur’la 1982 yılında çıktığı Malatya turnesi sırasında karşılaştı. 1985 yılında Muhterem Nur’la evlendi.
3 Mart 2013 tarihinde İstanbul'da vefat etti. Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedildi.
45’likleri
1968
İlk Plağını çıkarır
Emmioğlu/Ovada Taşa Basma
Aşk Olmaz Olsun/Duman Dumana
Aşkı Senden Öğrendim/Aylar Geçiyor Sensiz
1969
Giyin Kuşan Selvi Boylum/Hayatımı Mahvettin
Haram Aşk/Gitme Gel Gel
Sevda Yüklü Kervanlar/Vurma Güzel Vurma
Özür Diliyorum Senden/Gezdim Dolaştım Gurbet Elleri
Rakı Şarap Farketmez/Bir Fincan Kahve Olsam
O Yeşil Gözlerin/Nasıl Özür Dileyim
Sevgilim Perisin/Düştüm Senin Aşkına
1970
Aşk Gölü /Beni Ağlatanlar
Gönlümdeki Çiçekler/Günahım Dünyaya Sığmaz
Yeter Tanrım Yeter/Neyleyim Neyleyim
Ağlayanlara Gülünmez/Aşk Bilmecesi
Gözlerin Belalı/Altın Kafes
Söyle Doktor/Genç Yaşımda
1971
Ulu Tanrım Bu Ne Çile/Pişman Değilim
Bu Nasıl Dert Teşekkür Ediyorum
Eştiğin Kuyuya Düştün/Kurban Olduğum
Bilmeyerek Kırdım Seni/İç Bir Kahve Sigara
Bir Dilim Beyaz Peynir/Sensiz Geceler
Çivi Çiviyi Söker/Karşılıksız Sevenler
Ben İnsan Değilmiyim/Seni Sevmek İçin Ölmekmi Lazım
Ne Geçti Eline Bir Lokma Ekmek
Adam mı Oldun/Balmısın Şekermisin
1972
Bu Kadar İşkence Günah/Sen Yoksun Diye
Kederliyim İçiyorum/Günahkarmı Doğdum
Bugünün Yarını Var/Çilekeş
1973
Kaybolan Günler /Yarab Al Canımı
Aşkı Seninle Tattı/Ümit Dünyası
Hayat Bir Kumarhane/Son Dileğim
Göçmen Kuşlar/İnsafa Gel İnsafa
Mahsun/Ümit Ver Artık
Kaderde Varmış Ayrılmak/Kaderimin Zulmü
1974
Ah (Gelde İçme)/Ölüyorum Kederimden
İçiyorsam Sebebi Var/Sevenler Acısın
Sevmesen Olmuyor/Yalvarış
1975
Çın Çın 1 Albümünü çıkarır
1976
Çın Çın 2 Albümünü çıkarır
1977
Çın Çın 3 Albümünü çıkarır
Mimar / Of Yarab plağını çıkarır
1978
Çın Çın 4 Albümünü çıkarır
Esrarlı Gözler Albümünü çıkarır
İsyankar / Dünya Ne Hale Gelmiş plağını çıkarır
Tarsus Adana yolunda trafik kazası yaptı, öldü diye morga kaldırıldı.
1979
İsyankar Filmi yayınlandı
1980
Bağrı Yanık Albümünü çıkarır
Kul Sevdası filmi yayınlandı
Bağrı Yanık filmi yayınlandı
1981
Mutlu Ol yeter Albümünü çıkarır
İtirazım var filmi yayınlandı
Mutlu Ol Yeter filmi yayınlandı
1982
Müzik Ziyafeti Albümünü çıkarır
Tanrı İstemezse Albümünü çıkarır
1983
Anlatamadım Albümünü çıkarır
Anlatamadım filmi yayınlandı
1984
Yaranamadım Albümünü çıkarır
Bir Yıldız Doğuyor filmi yayınlandı
Çare Sende Allah’ım filmi yayınlandı
Ağlattı Kader filmi yayınlandı
Sev Yeter filmi yayınlandı
1985
Yaranamadım filmi yayınlandı
İkizler Filmi yayınlandı
Güldür Yüzümü Albümünü çıkarır
Güldür Yüzümü filmi yayınlandı
Kul Kuldan Beter filmi yayınlandı
Büyük Aşkı Muhterem Nur’la evlendi
1986
Seher Vakti filmi yayınlandı
Sevda Yolu Albümünü çıkarır
Yıkıla Yıkıla Albümünü çıkarır
Küskünüm Albümünü çıkarır
Küskünüm filmi yayınlandı
Gitme Albümünü çıkarır
1987
Oğlum filmi yayınlandı
Talihsizler Albümünü çıkarır
Talihsizler filmi yayınlandı
1988
Maziden Bir Demet Albümünü çıkarır
Aldatılanlar Albümünü çıkarır
Dertler İnsanı Albümünü çıkarır
Vefasız Alem Albümünü çıkarır
1989
Bir Kadeh Daha Ver Albümünü çıkarır
Bir Fırtına Kopacak Albümünü çıkarır
Mahsun Kul Albümünü çıkarır
Konseri Albümünü çıkarır
1990
Dertler İnsanı filmi yayınlandı
Dünya Boştur filmi yayınlandı
Arkadaş Kurbanıyım Albümünü çıkarır
Güle Güle Git Albümünü çıkarır
Hüzünlü Günler Albümünü çıkarır
1991
Bir De Benden Dinleyin Albümünü çıkarır
Her Şey Yalan Albümünü çıkarır
Yüreğimden Vurdun Beni Albümünü çıkarır
Sen Nerdesin Ben Nerdeyim Albümünü çıkarır
1992
Muslumce 92 Albümünü çıkarır
Zalim/Bir Bilebilsen Albümünü çıkarır
1993-Dağlarda Kar Olsaydım Albümünü çıkarır
1994
Senden Vazgeçmem Albümünü çıkarır
İnsaf/Kahire Resitali Albümünü çıkarır
1995-Bir Avuç Gözyaşı Albümünü çıkarır
Benim Meselem Albümünü çıkarır
1996
Topraktan Bedene Albümünü çıkarır
1997
Sultanım Albümünü çıkarır
Usta/Ne Yazar Albümünü çıkarır
Nerelerdesin Albümünü çıkarır
1998
Klasikler Albümünü çıkarır
1999
Vay Canım Vay Albümünü çıkarır
Arkadaşım Albümünü çıkarır
Garipler Albümünü çıkarır
2000
Biz Babadan Böyle Gördük Albümünü çıkarır
Zavallım Albümünü çıkarır
2001
Dünya Yalan Albümünü çıkarır
Muslumce Türküler 2001 Albümünü çıkarır
2002
Bir Akıllı Bir Deli filmi yayınlandı
İkimizin Yerine Albümünü çıkarır
2003
Yanlış Yaptın Albümünü çıkarır
Ömerçip filminde rol aldı
Paramparça Albümünü çıkarır
Açık Hava Konserleri Albümünü çıkarır
2004
Müslüm Baba’dan seçmeler Albümünü çıkarır
Balans ve Manevra filminde rol aldı
Uyanma Zamanı / Kıyak Bitti Albümünü çıkarır
2005
Bakma Albümünü çıkarır
Ayrılık Acı Bir Şey Albümünü çıkarır
2006
Gönül Teknem Albümünü çıkarır
Aşk Tesadüfleri Sever Albümünü çıkarır
Amarikalılar Karadeniz’de filminde rol aldı
FİLMOGRAFİ
Müslüm Gürses 38 filmde oynadı.
Ağlattı Kader - 1984
Amerikalılar Karadeniz’de 2 - 2007
Anlatamadım - 1983
Balans ve Manevra - 2005
Bağrı Yanık - 1980
Beleşçiler - 1986
Bir Akıllı Bir Deli - 2002
Bir Yıldız Doğuyor - 1984
Çare Sende Allah'ım - 1984
Çığlık - 1986
Dertler İnsanı - 1990
Dünya Boştur - 1990
Esrarlı Gözler - 2008
Garibanlar - 1984
Güldür Yüzümü - 1985
Hasret - 1980
İkizler - 1985
İsyankar - 1979
İtirazım Var - 1980
Kader Rüzgarı - 1986
Kısmetin En Güzeli - 1986
Kul Kuldan Beter - 1985
Kul Sevdasi - 1980
Küskünüm - 1986
Muhabbet Kuşları - 2002
Mutlu Ol Yeter - 1981
Oğlum - 1987
Ömerçip - 2002
Seher Vakti - 1986
Sev Yeter - 1984
Sevmemeli - 1988
Şov Bizinıs - 2011
Talihsizler - 1987
Töre - 1986
Yalnızlık Korkusu - 1988
Yaranamadım- 1985
Yıkıla Yıkıla - 1986
Zeytin Gözlüm - 1980
Albümleri (78)
Açık Hava Konseri – 1 Albümü
Açık Hava Konseri – 2 Albümü
Açık Hava Konseri – 3 Albümü
Ah Gülüm Albümü
Aldatılanlar Albümü
Anlatamadım Albümü
Arabeskin Devleri Albümü
Arkadaş Kurbanıyım Albümü
Arkadaşım Albümü
Aşk Tesadüfleri Sever Albümü
Ayrılık Acı Birşey Albümü
Bağrıyanık Albümü
Bakma Albümü
Benim Meselem Albümü
Bir Avuç Gözyaşı Albümü
Bir Bilebilsen / Zalim Albümü
Bir Fırtına Kopacak Albümü
Bir Kadeh daha Ver Albümü
Birde Benden Dinleyin Albümü
Biz Babadan Böyle Gördük Albümü
Dağlarda Kar Olsaydım Albümü
Dertler İnsanı Albümü
Dertliler Meyhanesi Albümü
Dünya Yalan Albümü
Esrarlı Gözler Albümü
Farketmez Albümü
Garipler Albümü
Gazla Şoför Albümü
Gitme Albümü
Gönül Teknem (Sen Olmayınca) Albümü
Güldür Yüzümü Albümü
Güle Güle Git Albümü
Hayatımı Sen Mahvettin Albümü
Herşey Yalan Albümü
Hüzünlü Günler Albümü
İkimizin Yerine Albümü
İlk Aşkım Son Sevgilim Albümü
İnsaf / Kahire Resitali Albümü
Klasikleri 1 Albümü
Klasikleri 2 Albümü
Konseri Albümü
Küskünüm Albümü
Mahsun Kul Albümü
Maziden Bir Demet Albümü
Meyhaneci – Kırık Sazım Albümü
Müslüm Gürses 1 Albümü
Müslüm Gürses 2 Albümü
Müslüm Gürses 3 Albümü
Müslüm Gürses 4 Albümü
Müslümce 92 Albümü
Müslümce Türküler 2001 Albümü
Mutlu Ol Yeter Albümü
Müzik Ziyafeti Albümü
Nerelerdesin Albümü
Öldürdüğün Yetmedimi Albümü
Paramparça Albümü
Sadece Albümü
Sandık Albümü
Sen Nerdesin Ben Nerdeyim Albümü
Senden Vazgeçmem Albümü
Senin İçin Albümü
Sevda Yolu Albümü
Şiirlerim Şarkılarım (Haklısın) Albümü
Sultanım Albümü
Talihsizler Albümü
Tanrı İstemezse Albümü
Topraktan Bedene Albümü (isyanım var)
Umutsuz Hayat Albümü
Unutulmayanlar 1 Albümü
Usta (Ne Yazar) Albümü
Uyanma Zamanı (Kıyak Bitti)
Vay Canım Vay Albümü
Vefasız Alem Albümü
Yalan Dünya Albümü
Yanarım Albümü
Yanlış Yaptın (Kaçamamki Kaderimden) Albümü
Yaranamadım Albümü
Yaşamalısın Albümü
Yıkıla Yıkıla Albümü
Yüreğimden Vurdun Beni Albümü
Zavallım Albümü
Uzun Çalar Plakları (13)
Anlatamadım Long Play
Bağrıyanık Long Play
Dünya Ne Hale Gelmiş Long Play
Esrarlı Gözler Long Play
Güldür Yüzümü Long Play
İşte Arabesk Long Play
Küskünüm Long Play
Müslüm Gürses’in Long Play plakları
Mutlu Ol Yeter Long Play
Müzik Ziyafeti Long Play
Sevda Yolu Long Play
Tanrı İstemezse Long Play
Yaranamadım Long Play
Yıkıla Yıkıla Long Play
Münir Nurettin Selçuk
Münir Nurettin Selçuk ( 1901)- (27.04.1981)
1901 yılında İstanbul'un Sarıyer semtinde doğdu. Doğum tarihi için çeşitli kaynaklarda 1899, 1900, 1902 tarihleri de gösterilmiştir. Divanı Hümayun muavini ve Darülfünun İlahiyat Şubesi muallimlerindcn Mehmed Nuri Bey ile Fatma Hanife Hanım'ın oğludur. On beş yaşında Darü'l Feyzi Musiki Cemiyeti'ne öğrenci olarak girdi. Üç yıl sonra da, hanendelerinden biri olduğu bu topluluğun konserlerine çıktı. 1907'de Soğukçeşme Askerî Rüşdiyesi'ni bitirip Kadıköy Sultanî'sine yazıldı. Aynı yıl Darülelhan'a da girdi, Zekaizade Ahmed Efendi'den dört yıl ders aldı.
1917 yılında ailesinin ısrarı ile öğrenim için gittiği Macaristan’dan geri döndü. Dar'ül Feyz'i Musiki Cemiyetine devam etti ve Zekaizade Ahmet Irsoy'dan ve Besteniğar Ziya Bey'den müzik dersleri aldı.
Bestekârlığa 1920 yılında Tevfik Fikret’in “Bu bir terânedir” şiirine yaptığı bir besteyle başladı. İkinci olarak “Sensiz ey şûh gözlerim avâre kalbim ağlıyor” güfteli şarkısını besteledi. Bu iki eserden sonra, yirmi yıl süreyle beste yapmadı.
1923 yılında askerliği sırasında Mızıka-ı Hümâyûn’da sonradan da Riyaset-i Cumhur Musıkî Heyeti’nde çalıştı.
Eski okuyuşla yeni anlayışı birleştirerek çok farklı bir üslupla, 1928’de Sahibinin Sesi firmasında ilk plaklarını yaptı. Aynı yıl Paris’e giderek, ses tekniği konusunda öğrenim gördü. Özgün bir ses tekniği eğitimi gören ilk Türk müziği ses sanatçısıdır. 19. yüzyıl İtalyan opera şarkıcılığının izlerini taşıyan icra üslubu, "Bel Canto"dan etkilendi.
Türk müziği tarihinde, tek başına konser verme geleneğini getirdi. İlk solo konserini Paris dönüşü, 1930 yılında, şimdiki Dormen Tiyatrosu’nda verdi. Büyük ilgi topladı ve hayranlık uyandırdı.
Konserlerde frak giydi ve ayakta şarkı söyledi. Aynı zamanda koro eşliğinde solo okuma geleneğini de ilk kez uygulayan sanatçı oldu. Batıdan gelen opera, tango gibi etkileri, kendi Türk müziği okuyuş üslubuna dahil etti. Asıl beste çalışmalarına, 1940-1941’li yıllardan sonra başladı.
İstanbul’a döndükten sonra otuz yılı aşkın bir süreyle İstanbul Belediye Konservatuarı İcra Heyeti’nde görevi yaptı. Birçok genç kuşak sanatçısının yetişmesine katkıda bulundu. 27 Nisan 1981 tarihinde öldü. Sanatçı Timur Selçuk'un babasıdır.
Muzaffer Sarısözen
Muzaffer Sarısözen (d. 1899, Sivas - ö. 4 Ocak 1963, Ankara), Türk folklorcusu.
Sivas’ta doğdu. İlkokulu Sivas’ta bitirdikten sonra, lise öğrenimine Sivas’ta başladı. Ancak öğrenimini tamamlamadan Sivas Valiliği tarafından müzik öğrenimi görmesi için İstanbul Belediye Konservatuvarına gönderildi. Burada 4 yıl öğrenim gören Sarısözen, bir süre, konservatuvar müdürü Yusuf Ziya Demircioğlu’yla birlikte folklorla ilgili çalışmalar yaptı. Daha sonra Sivas’a gelerek, önce öğretmen okulunda, sonra da lisede müzik öğretmenliği yaptı. Öğretmenliği sırasında, bir yandan da halk müziği ve oyunlarıyla ilgili derleme çalışmalarını sürdürdü.
Halk oyunlarından halaylarla ilişkin ilk yazılar Sarısözen’in imzasıyla 1930’lu yıllarda bazı gazete ve dergilerde yayımlanmaya başladı.Sivas’ta öğretmenliği sırasındaki çabalarından dolayı Milli Eğitim Bakanlığı yetkililerince 1938 yılında Ankara Devlet Konservatuvarı (Ankara Musiki Muallim Mektebi) folklor arşivine atandı.1937-1951 yılları arasında Milli Eğitim Bakanlığı tarafından Türkiye’nin birçok yöresinde derleme çalışmaları yapıldı. Bu derlemelerin çoğuna katılan Sarısözen, derlenen bu türkü ve ezgilerin arşivde bir düzen içinde saptanması, korunması ve değerlendirilmesini sağladı.Muzaffer Sarısözen’in Türkiye’deki folklora katkısı, türkü ve oyun havalarının derleme ve notaya alınmasından başka, Türkiye düzeyinde yaygınlaştırılması, tanıtılması konusunda oldu.
Halk müziğiyle ilgili radyo yayınları Sarısözen’in 1938’de Ankara’ya gelmesiyle, önceleri birer ikişer solo program olarak sürmüş, Milli Musiki Sanatkarları Kolu adıyla Türk Halk Müziği ve Klasik Türk Müziği birlikte yürütülmüştür. Halk müziği yayınlarının dikkatle dinlenmeye başlandığı 1938-1941 yılları arasında, müzik yayınları şefi Mesut Cemil Tel, halk müziğinden sorumlu şef yardımcısı ise Sarısözen’di. Sarısözen, o yıllarda Ankara Radyosuna gelip zaman zaman programlar yapan yöre sanatçılarını bir araya getirip ilk halk müziği programlarını başlattı.1940 yılından sonra zamanla artan halk müziği yayınları 1941 yılının sonlarına doğru Sarısözen yönetiminde »Biz Türkü Öğreniyoruz« ve »Yurttan Sesler« adı altında Klasik Türk Müziği korosundan ayrılarak yayınlarını sürdürmeye başlamıştır. Bu topluluk elemanlarının sayıları gün geçtikçe artmış, böylece Türkiye Radyolarının ilk Yurttan Sesler Korosu, Muzaffer Sarısözen’in öncülüğünde resmen kurulmuş oldu. Bu gelişmeyi çağdaş halk müziğindeki birinci kopuş ve yeniden yapılanma olarak adlandırmak yerinde olur.
1953 yılında İzmir Radyosu, 1954 yılında İstanbul ve daha sonraki yıllarda da Erzurum Radyosu Yurttan Sesler Korosu kurulmuştur.
Muzaffer Sarısözen, bugün sesini ve sazını dinlediğimiz birçok sanatçının öğretmeni olup, ilk Ankara’ya gelişinde Ankara Devlet Konservatuvarı Folklor Arşivi’ndeki görevi sırasındayken başlattığı tarih ve halk oyunları öğretmenliğini uzun yıllar sürdürerek, pek çok öğrencinin bu alanda yetişmesini sağladı. Türkiye’nin birçok yöresinde Mahmut Ragıp Gazimihal, Ahmet Adnan Saygun, Ulvi Cemal Erkin, Halil Bedii Yönetken, Nurullah Taşkıran ve Rıza Yetişen’den oluşan derleme ekibiyle birlikte on binlerce türkü ve öykü derledi. Bunların binden çoğunu Muzaffer Sarısözen notaya aldı, değerlendirdi.
Türkiye’de az sayıda yapılan halk müziğine ilişkin basılı yayınların başında, 1926’da İstanbul Belediye Konservatuvarının yayımladığı 14 defter durumundaki »Anadolu Halk Şarkıları« adlı kitapların dışında önemli bir yayın olarak, Sarısözen’in 1941 yılında yayımladığı »Seçme Köy Türküleri« adlı kitabı gelmektedir.
Sarısözen daha sonra, 1952 yılında »Yurttan Sesler«, 1962 yılında günümüzde halk müziği ile ilgili önemli bir kaynak olan »Türk Halk Musikisi Usulleri« adlı kitabını yayımladı.Sarısözen, ilk Türk Halk Müziği toplu çalışmalarına başladığı yıllarda bağlamaların ses perdelerinin eşit olmasını sağlamaya çalışıp, koma seslere ayrı numara verdi.1949-50 yıllarında İtalya ve İspanya’da yapılan halk oyunları şenliklerine Türkiye’den ilk kez halk oyunları ekipleri Sarısözen’in başkanlığında gönderildi ve büyük başarı sağladı. 1952 yılında bir bankanın kurduğu halk oyunlarını yayma ve yaşatma kurumunda da önemli görevlerde bulundu.Özellikle halk müziğine ilişkin görüşlerini çeşitli dergi ve gazetelerde yayımlayıp, genç kuşağı halk müziğinin derlenmesi, araştırılması ve tanıtılması konusunda özendirmeye çalıştı.
4 Ocak 1963'te Ankara'da vefat etti ve orada toprağa verildi.
Muzaffer İlkar
Muzaffer İlkar (d. 1910, İstanbul - ö.23 Şubat 1987,İstanbul). Türk müziği bestecisi.
1955-1975 yılları arasında Ankara Radyosu Türk Müziği Şefliği görevinde bulundu. ‘‘Şarkılar seni söyler, dillerde nağme adın’’, ‘‘Gönül penceresinden ansızın bakıp geçtin’’ gibi çok tanınmış Türk müziği eserlerinin bestecisidir. Ses sanatçısı Sibel Egemen'in dedesidir.
1910 yılında İstanbul 'da doğdu. Müziğe ilgisi ilkokul çağında başladı. Beykoz Rüştiyesi'nde ve Kadıköy İdadisi 'nde öğrenim gördü. Kadıköy İdadisi'nde okuduğu yıllarda Şark Musiki Cemiyeti'ne girdi. Leon Hancıyan, Bogos Efendi ve Dr. Hamit Bey’den ilk musiki bilgisini aldı.
Bir gazetenin yaptığı yarışmada başarılı görülünce Radyo İdaresi’nin dikkatini çekti ve Kemani Reşat Erer, Mesut Cemil ile Kanuni Vecihe Daryal’dan oluşan hocalardan dersler aldı. 1938 yılında Ankara Radyosu’nun açılması ile Ankara’ya geldi. Nuri Halil Poyraz, Refik Fersan ve Mesut Cemil gibi müzisyenlerden dersler aldı. Geçimini sağlamak için ticaret ile uğraşan İlkar, Ankara'ya geldiği yıl Zeynep Dizen 'le evlendi Bu evlilikten iki kızı oldu.
Ankara Radyosu'nda makam, üslup ve nazariyat bilgilerini ilerlettikten sonra Ankara Devlet Konservatuarı’na girdi ve üç yıl boyunca Cevat Memduh Atlar, Nurullah Şevket Taşkıran, Ulvi Cemal Erkin ve Saadet İkesus’tan batı müziği ile ilgili dersler aldı.
1955 yılında Ankara Radyosu Türk Müziği Şefliği görevine getirildi. 1975 yılında bu görevden emekliye ayrıldı.
Ankara Radyosu'nun Türk Müziği müdürlüğünden 1975 yılında yaş sınırından emekli olan Muzaffer İlkar, eserleri bir zamanlar radyolarda ve plaklarda en fazla çalınan bestecilerin başında gelirdi. Besteciliği 1929 yılında nihavent makamındaki ‘Bu aşkın namesiyle coşmuştu gönül ‘ şarkısı ile başladı. ‘‘Şarkılar seni söyler, dillerde nağme adın’’, ‘‘Mademki gidiyorsun bırakıp burada beni’’, ‘‘Beni canımdan ayırdı, gönlümü yıktı temelden’’, ‘‘Gönül penceresinden ansızın bakıp geçtin’’, ‘‘Tadı yok sensiz geçen ne baharın ne yazın’’, ‘‘Gözlerimden yüzün, kulaklarımdan sesin silinmedi senelerdir’’, gibi eserleri Türk Müziği’nin popüler parçaları arasına girdi. TRT kayıtlarına göre elimizde 100 kadar bestesi vardır.
23 Şubat 1987 günü İstanbul'da hayatını kaybetti.
Mustafa Çağlar
Mustafa Çağlar (1910 / 27 Ocak 1961)
Mustafa Çağlar 1910 yılında Midilli Adasının Kapya köyünde doğdu. Çiftçilikle uğraşan bir ailenin çocuğudur. 1923 yılında ailesiyle birlikte Türkiyeye göçerek Ayvalıka yerleştiler. Askerlik hizmetini yaptığı sırada, sanat ve sanatkar hamisi olan Balıkesir valisi Ali Hikmet Paşanın Balıkesirde kurmuş olduğu cemiyet girdi. Daha o zamanlarda bile sesinin güzelliği dikkat çekiyordu. Yeni imkânlar aramak için İstanbula geldiği zaman bir paşanın aracılığı ile Darüttalimi Musiki Cemiyetine kaydoldu. Bu tarih 1931 yılıdır.Burada Neyzen İhsan Bey ile Fahri Kopuzdan yararlandı. Diğer taraftan Refik Fersan, Kemal Niyazi Seyhun ile Münir Nureddin Selçuk’dan ders alarak musiki bilgisini ilerletti. Aynı zamanda piyasa sahnelerinde çalışıyordu. 1941 yılında o da diğer sanatkarlar gibi Ankara Radyosuna nakletti. Bir süre sonra geri İstanbul’a dönerek Belediye Konservatuarı İcra Heyeti’ne girdi. 27 Ocak 1961 tarihinde İstanbul’da öldü. 1939 yılında evlenen sanatkarın Ülfet adında bir kız çocuğu olmuştur.
Güçlü bir tenor olan Çağlar, çok güzel fasıl ve Rumeli Türküleri okur, iyi taksim ederdi. Şarkı, türkü, gazel olarak pek çok plâk doldurmuş, Kadıköyündeki Süreyya Sinemasında konserler vermiştir. Bestekâr olarak birkaç şarkısı olmakla birlikte Mustafa Çağlar hanende olarak iz bırakmıştır.
Ruhumda gizli bir emel’mi arar
Aşkınla senin derdinden bu gönül viran oldu
Gördüm her arzuyu ben kalmadı neşem
Emeller aldatıp avutmuş beni
Anlatamam bu aşkın hikayesi derindir
Bir gün yaşadı çamlarda o kadınla başbaşa kaldım
Murat Çobanoğlu
Murat Çobanoğlu (d. 1940, Arpaçay, Kars - ö. 26 Mart 2005, Ankara)
1940 yılında Kars'ın Arpaçay ilçesinin Koçköyü beldesinde çiftçi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Karapapak (Azeri) Türkleri'nden ve asıl soyadı Çobanlar olan Çobanoğlu’nun annesi Lala (La'li) hanımdır ve babası, Aşık Şenlik'in çıraklarından Aşık Gülistan'dır. Babası Arpaçay'ın Koçköyünden olup 1920'de Kars'a yerleşmiştir. Karısının erken ölümü dolayısıyla oğlunu o büyütüp yetiştirdi. İlkokul mezunu olan âşık evli ve dört çocuk babasıdır.
Saz çalmaya ve şiir söylemeye 1951 'de gördüğü bir bir rüyada bade içtikten sonra başlamıştır. Murat Çobanoğlu 1966 yılından başlayarak sürekli olarak Konya Aşıklar Bayramına katıldı. Artvin, Konya, Erzurum ve Mut'ta yapılan yarışmalarda dereceler aldı. Özellikle atışma dalında başarı gösterdi. Sık sık radyoda ve televizyonda -değişik konularda- söyledi. Saza egemenliği, ulusal duygularının güçlülüğü ve kendine özgü sesiyle ilgi çekti. Yurt içinde ve dışında düzenlenen bazı şenliklere katıldı.
Aşıklık geleneğinin bir parçası olan türkülü hikâyeler anlatma konusunda da başarılı örnekler veren Çobanoğlu, kendi türkülerinin yanı sıra usta malı türküleri de genç kuşaklara aktarmaktadır.
Türkiye’nin her yerinde bilinen, tanınan Çobanoğlu yıllarca radyo programları yaptı. Halk edebiyatı ve aşıklık geleneği üzerine çeşitli seminerler verdi. Şiirleri çeşitli dergilerde yayımlandı. Türkiye dışında, Avrupa'dan İran'a dek birçok ülkede konserler verdi, yarışmalara katıldı.
1971 yılında Kars'ta açtığı, özellikle usta-çırak ilişkinden her alanda aşıklık geleneğinin sürdürülmesinde katkısı anlamında bir okul niteliğinde olan Çobanoğlu Halk Ozanları Kahvesi yörenin aşıklar merkezine dönüştü.
Muhlis Akarsu
Muhlis Akarsu (d. 1948 - ö. 2 Temmuz 1993)
Türk halk ozanı. 2 Temmuz 1993'te Sivas Katliamı'nda öldürülmüştür. Yaşamı boyunca 100'den fazla kırkbeşlik plak, 4 uzunçalar, 20 kaset ve yüzlerce deyiş bırakmıştır.
Sivas'ın Kangal ilçesine bağlı Minarekaya köyünde doğdu. İlkokulu köyde okudu. Bu dönemde Alevilik-Bektaşi cemlerinde yörenin seyitlerinin ve ozanlarının etkisinde kalarak saz çalıp söylemeye başladı. Malatya'da ortaokulda okurken, ekonomik yetersizlikler nedeniyle ikinci sınıftan ayrıldı. Küçük yaşlardan itibaren şiir yazdı, deyiş ve nefes kurdu. Bağlamasıyla birlikte zakirlik yaptı.
1970 yılında İstanbul'a yerleşti. 1970'li yıllarda söz ve müziği kendine ait olan ilk 45'lik plağı çıkardı. Hacı Bektaş-ı Veli, Yunus Emre, Karacaoğlan, Âşık Veysel doğrularından yola çıkarak kendine insan sevgisini şiar edindi. Tüm yaptıklarında bu ana temayı temel aldı. 1972 yılında, Seyyit Halil Çiftlik'in kızı Muhibe Leyla Çiftlik ile evlendi. Bu evliliğinden Pınar, Çınar ve Damla adlarında üç kızı oldu.
Sanatında 1970'lerden itibaren dönemin etkili aşığı Mahzuni Şerif'in izleri belirdi. Uzunca bir süre Mahzuni'nin deyişlerini çaldı ve okudu. Bu arada Alevi-Bektaşi aşık geleneğinden de kopmadı. Pir Sultan Abdal, Kul Himmet gibi ozanların birçok deyişini geleneksel kalıplardan çıkmadan seslendirdi.
1980'li yılların başlarında Alevî dedelerinin çaldığı kısa kollu bağlamayı gündeme getiren ve halk müziğinin niteliğini yükselten Muhabbet Grubu'nun (Arif Sağ, Muhlis Akarsu, Yavuz Top, Musa Eroğlu) oluşum fikri Akarsu'dan çıktı. Her yıl düzenlenen Hacı Bektaş, Abdal Musa, Veli Baba, Pir Sultan gibi Alevi toplumunun kültürel etkinliklerine katılırdı. Eserleri çeşitli türlerde şarkı söyleyen sanatçılar tarafından okundu.
1980'li yıllarda türkülerinden dolayı üç yıl cezaevinde yattı. O güne kadar usta malı deyişlerle kendini gösteren Muhlis Akarsu, 1980'lerin başından itibaren deyişlerindeki anlatımı güçlü, bağlamasına hakim ve sesini deyiş tavrında kullanabilen bir sanatçı görünümündedir.
1993'te Pir Sultan Abdal Kültür Festivali'ne katılmak üzere gittiği Sivas'ta konakladığı Madımak Oteli'nin karşıt görüşlü kişiler tarafından kundaklanması sonucu yaşanan Sivas Katliamı'nda eşi Muhibe Akarsu ve 33 kişiyle birlikte öldürülmüştür.
Muhlis Akarsu'nun yapıtlarının hemen hemen tümünün lirik bir ifadeyle yapıldığı ve söylendiği fark edilir. Repertuarının büyük bir bölümünde aşk ve sevda deyişlerine yer verdiği görülür. Akarsu'nun yar üzerine söylediği, feleğe çattığı, gurbete içerlediği, ayrılığa üzüldüğü yüzlerce deyişi vardır. Deyişlerinde toplumsal konulara da kayıtsız kalmaz. Ancak bu, sevgi üzerine söylediği deyişler kadar çok öne çıkmaz. Birkaç deyişinde cahilliğe, köleliğe, yoksulluğa başkaldırdığı görülür. Alevi-Bektaşi edebiyatının ve müziğinin deyiş türüyle ünlenen aşığı Muhlis Akarsu'nun Pir Sultan Abdal ve Karacaoğlan etkisindeki tavrını her zaman hissetmek mümkündür.
Muhittin Şerif Targan
Muhittin Şerif Targan (d. 1892, İstanbul- ö. 1967, İstanbul)
(Arap dünyasında bilinen ismiyle Şerif Muhiddin Haydar, tam adı Fehametli Şerif Muhiddîn bin Ali Haydar) , Türk besteci, ud ve çello virtüözü, portre ressamı. Türk müziğinin önemli şahsiyetlerinden birisidir. Batı müziği icra şekillerini ud sazına uygulamıştır. Bağdat Konservatuarı’nın kurucusudur.
21 Ocak 1892 günü İstanbul’da doğdu. Annesi Sabiha Hanım; babası, Osmanlı İmparatorluğu’nun son Mekke Emiri (Şerifi) Vezir Ali Haydar Paşa’dır. Soyağacı Muhammed’e dayanmaktadır; kendi hazırladığı soyağacında peygamberin 37. kuşaktan torunu olduğu görülür. Ailenin yedi çocuğunun beşincisidir.
Muhittin Şerif, 18 yaşına kadar özel derslerle yetişti. Bu dönemde Farsça, Arapça, İngilizce, Fransızca öğrendi. Daha sonra Darülfünun'da hukuk ve edebiyat öğrenimi gördü, her iki alanda da diploma aldı. Evdeki müzikli toplantıların etkisiyle küçük yaşta müziğe ilgi duydu. Piano, ud çalmayı küçük yaşta öğrendi. Ali Rıfat Çağatay, Rauf Yekta Bey ve Ahmet Ersoy’dan Türk müziğine ilişkin dersler aldı. Ud’da virtüözlük seviyesine ulaşınca beste yapmaya başladı. Henüz 13 yaşındayken, klasik üsluptaki saz eserlerinden biri olan Hüzzam Saz Semaisi'ni besteleyecek olgunluktaydı. 14 yaşında amcası Ali Cabbar Paşa’nın önerisiyle çello öğrenmeye başladı ve bu enstrümanda da çok üst düzeye erişti. Başta ud ve çello olmak üzere, viyola, piyano, keman ve lavta enstrümanlarını da çaldığı anlatılmaktadır.
Yüksek öğrenimini tamamladıktan kısa bir süre sonra başlayan I. Dünya Savaşı sırasında çıkan Hicaz isyanı üzerine babası Mekke Emiri olarak görevlendirilince onunla birlikte Hicaz Bölgesi’ne gitti ve bu bölgede 9 yıl yaşadı. Ailesi, kendileri ile aynı sülaleden gelen Şerif Hüseyin’in çıkardığı isyana katılmamıştı. Aile, bununu bedelini servetini büyük ölçüde yitirerek ödedi. Savaştan sonra ortaya çıkan devletlerin sınırları içindeki gayri menkulleri kendilerine verilmemişti. Muhittin Şerif, ailesine yük olmamak ve kendi hayatını kazanmak üzere 1924 yılında New York’a gitti. Yakın arkadaşı şair Mehmet Âkif Ersoy, "Şarka Davet" adlı şiirini Targan’ın ABD’ye gidişi, müziğini Türkiye’de icra etmeyişinin üzüntüsü ile yazmıştır.
Muhittin Şerif, yakın dostu Archibald Roosvelt'in (ABD Başkanı Theodore Roosevelt’in oğlu) himayesiyle gittiği ve 8 yıl yaşadığı New York’ta piyano dahisi Leopold Godowsky, ünlü Alman pedagog Prof. Auer, Ukrayna doğumlu efsanevi kemancı Mischa Elman, dünyanın en tanınmış kemancılarından Avusturya doğumlu Amerikalı sanatçı Fritz Kreisler gibi müzisyenlerle çalıştı. Bu ustaların konserlerinde onlarla beraber çaldı. New York’a varışından bir hafta sonra Leopold Godowsky Muhittin Şerif’in şerefine bir resepsiyon vermişti. Bu resepsiyon sırasında ud çalan Muhittin Şerif’in ustalığı, The New York Herald Tribune gazetesinde Leopold Godowsky ve Fritz Kreisler tarafından, dünyaca ünlü keman virtüözü Paganini ile kıyaslanmasına sebep olmuştur.
ABD yolculuğu sırasında gemide bestelediği Koşan Çocuk adlı eseri ve diğer besteleri Amerikan sanat çevresinde büyük beğeni kazandı. Sanatçı, bu ülkedeki ilk dört yılını vermeyi düşündüğü büyük konserin hazırlığı içinde geçirmişti. Bu yıllarda Verdi Vasyer adlı viyolonselciden ders aldı. Oldukça yokluk ve sıkıntı çekti. Nihayet 13 Aralık 1928 günü Town Hall konser salonunda viyolonsel ve ud resitalleri verdi. Bach, Debussy, Ravel ve Popper gibi batılı bestecilerin eserlerini ve kendi bestelerini seslendirdi; çok olumlu eleştiriler aldı. Şerif Mıuhittin, ABD’nin başka eyaletlerinde de konserler verdi ve sanatçı arkadaşlarının topluluklarında müzik yaptı. ABD’deki başarılı müzik çalışmaları, yurda dönüşünden sonra bizzat Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Atatürk tarafından tebrik edilmesini sağladı.
Sanatçı, sağlığının bozulması ve doktorun sahne heyecanından kaçınmasını tavsiye etmesi üzerine 1932’de İstanbul’a döndü ve ülkesinde 2 yıl yaşadı. Şerif Muhittin İstanbul’dayken, 1934 yılında Soyadı Kanunu çıktığında Tarhan veya Tarcan soyadlarını seçmeyi düşündüyse de bu isimlerden birisi şair Abdülhak Hamid, diğeri beden eğitimcisi Selim Sırrı Bey tarafından alınmış olduğundan Targan soyadını aldı. 4 Aralık 1934 günü Beyoğlu’ndaki İstanbul Fransız Tiyatrosu’nda, üzerinde yıllarca konuşulacak ve pek çok makale yazılacak bir resital verdi. Aynı dönemde, devlet başkanı Atatürk tarafından Dolmabahçe Sarayı’na çağrılarak kendisine udunu ve viyolenselini dinletme fırsatı buldu.
Türkiye’de aktif bir görevde bulunma şansı yakalayamayan Targan, 1934 yılın sonunda Irak hükümetinin daveti üzerine Bağdat Konservatuarı'nı kurmak üzere Irak’a gitti. 1936’da kurduğu konservatuarı 12 yıl boyunca yönetti. Selman Şükür, Münir Beşir ve Cemil Beşir gibi ünlü ud sanatçılarını yetiştirdi. Okulda tiyatro ve heykel bölümlerini de kurdu. Sağlık sorunları nedeniyle 1948 yılında yurda döndü. Yurda döndüğü sırada Hüseyin Saadet Arel’den boşalan İstanbul belediye Konservatuarı Şark ve Garp Mûsikîsi İlmi Kurulu Başkanlığı’na Targan getirildi ancak 2 yıl sonra bu görevinden istifa etti.
Targan, İstanbul Konservatuarı’ndaki görevi sırasında tanıştığı ünlü şarkıcı Safiye Ayla ile 8 Nisan 1950’de evlendi. Bu evlilik Targan’ın vefatına kadar devam etti. Eşi ile beraber de hayır kurumları için çeşitli konserler veren Targan, son konserini 3 Mart 1953’te Saray Sineması’nda gerçekleştirdi. Bu son konserinden sonra çok sevdiği ve usta olduğu avcılık merakına zaman ayırdı. Sanatçı, 13 Eylül 1967 günü İstanbul’da hayatını kaybetti. Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedilmiştir.
1920’de hazırlamaya başladığı ud metodu ölümünden sonra yayımlandı. Günümüze kadar 20 entrümantal eseri, 3 şarkısı ulaşmıştır. Targan, müzisyenliğinin yanı sıra portre ve peyzaj ressamlığı yönü de olan bir sanatçıydı. Tabloları çeşitli koleksiyonlarda yer alır. Çizdiği Abdülhak Hamid portrelerinden birisi Topkapı Sarayı Müzesi’nde, diğeri İstanbul Üniversitesi’ndedir. Targan’ın devrinin şair ve yazarlarından Mehmed Akif Ersoy’un yanı sıra , Filozof Rıza Tevfik, Abdülhak Hamid, Behçet Kemal Çağlar, Münir Nurettin Selçuk, Mesut Cemil ile yakın dostluklar kurmuştu.
Besteleri
Koşan Çocuk
Çocuk Havası
Etüdler
Nihavend Saz Semaisi
Dügah Saz Semaisi
Kanatlarım Olsaydı
Ferahfeza Saz Semaisi